Türkiye genelinde, özellikle son yıllarda dijital ortamda oynanan sanal kumar oyunları nedeniyle bağımlılık oranlarında büyük bir artış yaşanıyor. Uzmanlar, kumar bağımlılığının artık alkol, uyuşturucu ve sigara gibi geleneksel bağımlılıkları geride bıraktığını vurgularken, Burdur dahil olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanından yardım talepleri geldiğini belirtiyor.
Davranışsal bağımlılıklar arasında yer alan sanal kumarın, yalnızca ekonomik değil, psikolojik ve sosyal olarak da bireyleri çökerttiği ifade ediliyor. Sanal ortamda oynanan bu tür oyunların, tıpkı madde bağımlılığı gibi beyin yapısına zarar verdiği, dikkat dağınıklığı, kaygı bozukluğu ve sosyal izolasyona yol açtığı bildiriliyor.
MASUMLAŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR!
Özellikle çevrimiçi kumar platformlarının “şans”, “bahis” veya “oyun” gibi ifadelerle masumlaştırılmaya çalışıldığına dikkat çekiliyor. Bu tür uygulamalarda kullanılan gelişmiş algoritmalar sayesinde kullanıcıların önce kazanarak oyuna çekildiği, daha sonra ise bağımlı hale getirilip sürekli kaybetmeye mahkûm edildiği belirtiliyor.
Sistemin işleyişi şöyle: İlk etapta kullanıcıya bedava kredi veriliyor. Bu, "zaten parayı onlar veriyor" düşüncesiyle bir rahatlık hissi yaratıyor. Ancak bu süreçte kişi farkında olmadan davranışsal bir bağımlılık geliştiriyor ve zamanla gerçek para harcamaya başlıyor. Artık geri dönüşü olmayan bir noktaya gelindiğinde ise, durum bir hastalık halini alıyor.
KURTULMAK İÇİN ÜCRETSİZ DESTEK VERİLİYOR!
Uzmanlar, kumar bağımlılığının yalnızca “bırakma kararı” ile aşılacak bir sorun olmadığını, profesyonel destek gerektiren ciddi bir hastalık olduğunu vurguluyor. Türkiye genelinde 105 farklı noktada hizmet veren Yeşilay Danışmanlık Merkezleri (YEDAM), bağımlılara ücretsiz ve gizlilik esasına dayalı psikolojik destek sunuyor.
Sanal kumarın bu denli yaygınlaşmasında, kumar reklamlarının serbest olması, uygulamaların her platformdan erişilebilir hale gelmesi ve “şans oyunu” algısının medya yoluyla yaygınlaştırılması etkili rol oynuyor. Uzmanlar, bu durumun toplum sağlığı açısından ciddi bir tehdit haline geldiğini belirterek, mücadelede sadece kurumların değil, toplumun da farkındalık geliştirmesi gerektiğinin altını çiziyor.