Burdur’daki lokanta ve kafe işletmecileri gazetemize konuştu, sorunlarını ve beklentilerini dile getirdiler

Tüm dünyada etkisini sürdüren koronavirüs salgını (KOVİD-19 vakaları) sağlık boyutunun yanı sıra ekonomik tahribatları ve toplumsal düzendeki derin değişikliklerle, tehdit olmaya devam ediyor.

Ülkemizde de bir yılı aşkın bir süredir etkili olan korona salgınında, alınan kısıtlama ve tedbir kararlarından en olumsuz etkilenen sektörlerin başında “hizmet sektörü” geliyor.

Virüsün yayılma hızını engellemek, kalabalık ortamların oluşmasının önüne geçmek için hayata geçirilen sınırlandırmaların başında, lokanta ve kafelerin kapatılması, sadece paket servise imkan verilmesi gibi önlemler geliyor.

İşte; bu süreç bu sektördeki esnaflar için çok zor bir dönem oldu. Her ne kadar Mart ayında başlayan ‘kademeli kontrollü normalleşme’ sürecinde hizmet sektöründe çarklar dönmeye başlasa da, esnafın sorunları devam ediyor.

Burdur’da ise lokanta ve kafe işletmecileri, Mart’ın ikinci haftasından itibaren, Burdur ilinin risk grubunda turuncu’ya dönmesine rağmen açılamayışından dolayı bir hayli dertli idi!..

Nisan ayının başında geç te olsa, yarı kapasite ile hizmet vermeye başlayan ilimizdeki restoran, lokanta, kafeterya türü işletmelerin durumunu, beklentilerini, öğrenmek, kamuoyuna duyurmak ve esnafların taleplerini yetkililere iletmek için sahaya inen gazetemiz Muhabiri Muhabiri Muhammet Fatih Başcı, şehrimizdeki lokanta ve kafe işletmecileriyle görüştü.

Sönmez Pide işletmecisi Hakan Sönmez, Kahve Diyarı işletmecisi Semra İşmar, Konak Restaurant işletmecisi İsmail Özacar, Dilek Pastanesi işletmecisi Bilkay Dilek gazetemize konuştular.

Burdur’da hizmet sektörü, lokanta ve kafe işletmecileri bir hayli dertli! Uzun bir süredir iş yerleri kapalı olan veya paket servis hizmetiyle ayakta kalma mücadelesi veren şehir merkezindeki lokantacı ve kafe esnafı, “ilgisizlikten, yalnız bırakılmaktan şikayetçi!..”

Adeta; virüsle ilgili sorumluluğun lokanta, kafe gibi iş yerlerine atıldığından yakınan esnaflar; “çoğu yer hem de vaka artışlarına rağmen açık tutulurken, bizim işletmelerimiz kapatıldı. Tüm bunların üstüne kaderimize terk edildik. Başta kira giderleri olmak üzere ekonomik sorunlarımızla yeterince ilgilenilmedi, çözüm bulunmadı, yalnız bırakıldık!” şeklinde konuştular.

Hakan Sönmez- Sönmez Pide- “Mal canın yongası. Para kazanamadıktan sonra sağlığım tamam diyemiyorsun”

“Lokanta ve Kafeteryaların %50 kapasiteli bile olsa  açılmasından bir kere meslektaşlarımızdan hiç kimse şikayetçi olamaz. Fakat tüm aşağı yukarı tüm Türkiye çapında 1 ay önce haritaya göre açılmasına karşılık bizim Burdur’un sadece 13-14 gün açık kalacak olması üzücü bir durum. Yaklaşık 5 aydır kapalı olmamızdan dolayı ve 14 gün açılacak olmamızdan dolayı yapacağımız masrafları 14 gün içerisinde nasıl karşılayacağımızı bilmiyoruz. Bunların hepsi bizim için soru işareti. Ama algılayamadığım da şu, seçilmişlerin bunu bir mükafatmış gibi bizlere anlatması da bana çok afaki, abes geliyor. Ne yaparız, nasıl yaparız, bundan sonra paketlerle nereye kadar gider bilmiyoruz. Her şeyin başı sağlık tamam ama mal canın yongası. Para kazanamadıktan sonra sağlığım tamam diyemiyorsun.

“Esnaflarının hiç bu kadar yalnız kaldığını görmedim”

Kendi sektörümüzde bizim sorunlarımızı en iyi duyumsayabilecek olan kendi oda başkanlarımız, kendi yerel yöneticilerimiz, kendi milletvekillerimiz ama bizim sektörün esnaflarının hiç bu kadar yalnız kaldığını görmedim. Aşağı yukarı 14-15 yaşımdan bu yana esnaflık yaparım. Atadan, babadan kalma baba mesleğini devam ettirdik, fırıncılık yaptık, birçok sektörde bulundum. Ama ben hayatımda bir esnafın hiç bu kadar yalnız kaldığını bilmiyorum. Bu yalnızlığı nasıl aşarız? Mutlaka kenetlenerek aşarsın. Kiminle kenetleneceksin, o kenetlenme de sana liderlik yapacak olanlar kim? Yerel yöneticiler, oda başkanları. Ama neredeler? Kaç defa ziyaretimize geldiler? Hangi derdimize care oldular? Hangi desteklerle bizim yanımızda oldular? Ben görmedim bilmiyorum, gören varsa da söylesin.

“Bu virüsün tek çıkış noktası kafeler ve restaurantlar mı?”

Bizim sektörde Ramazan Ayı bir nebze bize lokomotif oluyordu. Neden derseniz, toplu yemekler oluyordu, toplu siparişlerimiz oluyordu. Bu 1 ay bize biraz olsa nefes aldırıyordu. Fakat şimdi baktığımız zaman sağlık önemli diyoruz ama otobüslerde tıklık tıklım yolculuk yapılmasına müsade edilebiliyor. Hepimiz çok şükür müslümanız eyvallah ama bakıyoruz teravih namazlarını serbest bırakabiliyorlar. Belli toplantılar sıkı bir şekilde yapılabiliyor. Bu virüsün tek çıkış noktası kafeler ve restaurantlar mı? Bunu sormak lazım. Sanki virüs sadece kafeler ve lokantalarda yayılıyormuş gibi algı oluşturuluyor. Bunu anlamak mümkün değil. Gerçekten sağlık anlamında bahane bizsek eyvallah. Ama bu virüs her ortamda bulaşabiliyorsa önlemlerin her ortamda alınması gerekiyor. Bu anlamda lokantaların ve kafelerin şu anda açıldığı gibi Ramazan Ayı’nda da %50 kapasite ile gerekli tedbirler alınarak, bilinçli insanlarla kontrol sağlayarak çalışmasından yanayım. Yarı kapasite bize çok büyük paralar kazandıracak değil ama yine de bir nefes. Önümüzdeki süreçte beklentim öncelikle şu olur; toplum olarak nasıl kırmızıdan turuncuya düşmeyi başarabildiysek aynı başarıyı ülke olarak gerçekleştirerek bir an evvel bu hastalıktan kurtulmak.

Semra İşmar- Kahve Diyarı

İşletmemizi kafeler kapanmadan 5 ay önce devraldım. Kapanma dolayısıyla meslektaşlarım gibi bizde çok etkilendik. Yasaklar geldi, tüm esnafların durumu ortada yapacak bir şey yok. Ama şöyle bir şey var spor salonları etkilenmeden işlerini yaparken kafelerin kapalı olması bana hiç mantıklı gelmedi. Müşterilerimizi HES Koduyla alabiliriz, kovid-19 masası yapıp birer masa aralıklarla müşterilerimizi alabiliriz bizde bu şekilde en azından bir nefes alırdık. Bizim de kiramız var, giderlerimiz var. Bu dönemde çok sıkıştık. İnanın devraldığıma da pişman oldum.

“Net olmayan bu belirsizlik bizi çok geriyor ve zorluyor”

Şimdi 2 hafta açtık.Ürün sipariş veriyoruz ve bu ürünlerin son kullanma tarihi var. Pazarlamacılardan aldığımız için az sayıda da sipariş veremiyoruz. Bu 2 haftalık süreçte ne kadar müşteri geleceğini de kestiremiyoruz. Bu kafelerin kapatıldığı zaman ben işletme olarak 2000 liralık tatlımı çöpe atmak zorunda kaldım. Tarihi geçen ürünlerim oldu. Sucuk ve kaşarlar vardı hayvan barınağına götürdüm. O süreçte çok fazla zarar ettim. Ama yine de siparişlerimizi vermek zorundayız ve büyük ihtimal 2 hafta sonra kapatılırsak elimizde yine bir sürü ürün kalacak. O ürünlerin büyük ihtimal tarihi geçecek. Net olmayan bu belirsizlik bizi çok geriyor ve zorluyor. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. O yüzden üzgünüz.

“Bu yasaklarda bir haksızlık olduğunu düşünüyorum”

Risk haritasının 2 hafta gecikmeli açıklanması ve açıklandıktan sonra da renk kategorisine bakılmaksızın her yerde kafe ve lokantaların açılmasında Burdur’a bir haksızlık yapıldı. Olan burada bize oldu. Bu kararın alınmasında ne Belediye’nin ne Valiliğin yapabileceği bir şey var ben onları da anlıyorum. Ama sadece bu yasaklarda bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Biz kafe işletmelerine bu süreçte bir esneklik sağlanmalıydı ben öyle düşünüyorum. Bizim bu süreçte hiçbir kazancımız olmamasına rağmen her ay kiramızı vermek zorundayız.

“Keşke bizi de biraz düşünseler”

Önümüzdeki süreçten beklentim, işletmelerimiz belli kurallar çerçevesinde açıldıktan sonra bir daha kapanmamasını isterdim. Dediğim gibi 50 kişilik masa varsa 25 kişi kabul ederek, tabi gelen müşterileri HES Kodu ile alarak, kısaca Devletimizin koyduğu kurallar çerçevesinde maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyarak müşterilerimize hizmet vermek isterdim. Burdurlulardan destek bekliyorum. Hayırlısı olsun hepimiz için. Dünya genelinde olan bir hastalık sürecinden geçiyoruz. Buna yapabileceğimiz bir şey yok. Herkesin sağlığı açısından devletimiz ne derse boynumuz kıldan ince, uyacağız ve yapmak zorundayız. Ama tekrar söylüyorum keşke bizi de biraz düşünseler.

İsmail Özacar - Konak Restaurant- “Açıp kapatmak esnaf için birer külfet”

Burdur’da kafe ve lokantaların açılması basil başına bir sıkıntı. Ramazan Ayı’ndan bir 15 gün önce açılmış olduk. Bundan da bir 15 gün önce, 30 Mart’tan 15 gün önce zaten risk haritasında turuncuya dönmüş bir İl temkinli davranmak amaçlı açılmadı. O zaten bizi büyük bir sıkıntıya soktu. 30 günlük bir süreç bizim için daha iyi olurdu. Şimdi lokanta ve kafeleri açıp 12 gün sonra tekrar kapanma sürecine gitmek çok büyük bir sıkıntı. Çalıştıracağın eleman, dükkanların temizliği, müşteriye hazırlanması, önce açıp  tekrar durdurmak ve sonra tekrar açmak bunların hepsi esnaf için birer külfet.

“Esnafın ayakta durması mümkün değil”

Tamam sağlık için kapatılıyor, pandemi döneminde salgınla mücadeleye destek amaçlı bizim de tabi duyarlı olmamız gerekiyor fakat her esnafın belli bir birikimleri olup bu süreçte o birikimlerini kullanması, ayakta durması mümkün değil. Bu birikim de ayrıca her esnafta yok. Bu konuda da hiçbir destek yok. Yani KDV’yi % 8’den % 1’e indirmek demek destek değildir. 25.000 lira faizli kredi vermek kesinlikle destek değil. Benim için 25.000 lira dükkanımın her giderini karşılıyor diyelim. Fakat iş hacmi arttıkça ve dükkanın büyüklüğü arttıkça 25.000’den devede kulak oluyor. Benim aylık 4.000- 5.000 lira elektrik faturam geliyor, 700 lira su faturam geliyor, 2.000 lira doğal gaz faturam geliyor. Ben bu faturaları 1 ay ödememiş olsam, 25.000 lira kredi almış olsam bu aldığım kredi faturalara gidecek olmuş olacak. Yani kredi kira ve faturalara gidiyor. Bu konuda bir de yapılandırmak çözüm değil yapılandırmanın ödemesini çözüme kavuşturmak önemli bizler için. İş yerleri kapalıyken yapılandırma yapıldı. Evet çok güzel bir adım oldu. Fakat bu yapılandırmanın ödemesi yine kapalıyken geldi. Ben para kazanamazken geçmişten gelen borçları ödemeye çalışıyordum. Böyle giderse çok zor, çok sıkıntı.

“Paket servisi konusunda alt yapı zemini yetersiz”

Bu süreçte sadece paket servis ve gel al götür olarak çalıştık. Paket servis dediğimiz olay alt yapısı olmayan lokantaların hiçbirinde gerçekleşemez, bunun üzerine kurulmuş olmanız lazım. Kafe, restaurantların paket servisi konusunda alt yapı zemini yetersiz. Bu zemini oluşturmak için de bütçenizin olması gerekiyor. Ben buraya 10 tane motor almam gerekiyor ki şu anda en düşük motor 7-8 bin lira civarında toplam 80 bin lira para yapar. Bunun üstüne de eleman koymam gerekiyor, hepsinin sigortası ile beraber kişi başı 4’er bin lira gideri maliyeti var. 40 bin lira. 10 tane motor almışsın 80 bin lira. Ne yaptı 120 bin lira!. Dükkanın 1 ayda 120 bin lira kazanıp cebine koyma gibi bir şansı yok. Bankaya gidiyorsun 120 bin lira alıyorsun 200 bin lira geri ödüyorsun. Yani bu şartlar da çok zor gerçekten. Bunlarla ilgili düzenlemelerin yapılması gerekiyor.

“Sirkülasyon hızlanırsa ayakta dururuz”

Sektör bazlı konuşmak gerekirse restaurant sektörü olarak önümüzdeki süreç sıcak para döndüğü için açılırsak ve sirkülasyon hızlandığı sürece biz ayakta dururuz. Fakat şimdi halka bakıyorsun belli bir kesimin lükse, kafeye, restauranta gidecek nakdi yok. Zaten millet geçim derdine düşmüş onu için bizim Burdur için nüfus bazlı olarakta baktığımızda 1-2 yıl daha çok büyük sıkıntılar çekileceğini düşünüyorum.

“Tam kapanma olmalıydı”

Salgınla mücadele konusunda biz ülke olarak iyi gidiyorduk. Ama sabredemedik. Bence böyle aç kapa, aç kapa olacağına en başta tam kapanma olmalıydı diye düşünüyorum. Tabi bunun külfeti ne olurdu bilmiyorum ama mesela Avrupa’da bazı yerlerde bu yapılmış ve başarılı da olduğu söyleniyor. Tabi bu tam kapanma da Devlet destekli olacak bir şey. Çünkü destekten başka bir şey olamaz.  İnşallah şu hastalık başımızdan bir kalkar gider de halk olarak rahatlarız. Başka diyebileceğimiz bir şey yok. İnşallah bu yolda güzel politikalar geliştirilir.

Bilkay Dilek- Dilek Pastanesi- “Kira desteği alamadık”

Esnaf aylardır kapalı. Şimdi 13 gün açıldık ama müşteri yok. Bazı kafe işletmeciliği yapan esnaf arkadaşlarımız 13 gün sonra tekrar kapanacağı için iş yerlerini açmadılar. Dediğim gibi müşteriye yok onlar açsalar da iş yapılmıyor. Destek yok, esnaf gerçekten çok sıkıntılı. Kira yardımı yapılacağı açıklanmıştı. Biz iş yeri olarak başvuru yaptık ama bize kira desteğinden red geldi. Biz destek alamadık. Risk haritasına göre 15 gün önceden biz Burdur olarak turuncuya dönmüştük madem renk ayırt etmeksizin her yer açılacaktı biz neden 1 ay önceden açılmadık. Bizim gibi esnafların ne  suçu vardı?

“Geçen sene sıfır düğün pastası yaptık”

Açık olsak bile zaten müşteri gelmiyor kapatılıyoruz gelecek olan 3- 5 müşteri varsa ondan da oluyoruz. Bu belirsizlik, bu durum gerçekten bizler için korkutucu ve üzücü. Bizim vergimiz, elektrik, şu, doğal gaz faturalarımız, her şeyimiz birikti ödeyemiyoruz. En azından esnafın vergilerine biraz kolaylık sağlasalar. İşte görüyorsunuz masalar bom boş biz derdimizi anlatamıyoruz. Bu dönemde yaşadığımız ekonomik sıkıntının altından 5-6 yıl boyunca anca çıkabiliriz diye düşünüyorum. Pandemi başlamadan 1-2 yıl öncesinden başlayan ekonomik sıkıntının üzerine koronavirüs tuzu biberi oldu. Öğrenci, düğünler bizim geçim kaynağımız. Öğrenci yok, düğün yok. Biz bir senede 120 düğün pastası yapıyorduk. Geçen sene sıfır düğün pastası yaptık. Böyle giderse önümüzdeki sezonda da sıfır düğün pastası yapacak gibiyiz. Ben sadece kendim için demiyorum benim gibi bütün esnaf arkadaşlarım etkilendi.

“Bize bu zor zamanımızda destek olunmayacaksa ne zaman olunacak?”

Öteleme yapılıyor, biz öteleme istemiyoruz. Bizim borcumuz 5 ay ötelense 5 ay sonra benin işlerim açılmayacak ki belirsizlik hala sürüyor ben para kazanamadıktan sonra, kendimi toparlayamadıktan sonra 10 ay ötelense de ödeyemeyeceğim. Esnafa gerçekten destek şart. Esnafların yanında çalıştırdıkları elemanlar da aç durumda şu an. Kısa çalışma ödeneği de bitti. O adamlar ne yiyecek, esnaf ne yiyecek. Aylardır kirasını ödeyemiyor esnaf. Biz esnaflar bugüne kadar vergisini, sigortasını ödemiş düzgün bir esnaf olmuşuz. Bize bu zor zamanımızda destek olunmayacaksa ne zaman olunacak? Esnaf artık işini devam ettirebilmek için arabası varsa arabasını satıyor, evi varsa evini satıyor, köyde arazisi falan varsa onu satıyor bir şekilde işini döndürmeye, ayakta kalmaya çalışıyor ama böyle nereye kadar sürecek. Eşim emekli. Onun emekli maaşını biz iş yeri için kullanıyoruz. Diğer türlü bu zamana kadar ayakta kalamazdık.

“Herkes önce kendi sağlığını düşünsün”

Önümüzdeki süreçten en büyük beklentim bir an önce vatandaşların aşılanması. Aşı yapılmazsa bu hastalığın biteceği yok. Vatandaşların da artık dikkatli olmasını istiyorum. Herkes önce kendi sağlığını düşünsün. Maske, mesafe ve hijyen konularında vatandaşların daha dikkatli olmalarını istiyorum. Biz insanların da suçu var. Ev ziyaretleri yapılmasın artık. Bazı vatandaşlarımız dikkat etmiyor. Dikkat etmeyenler yüzünden bütün yasaklar dikkat edenlere de uygulanıyor, dikkat edenlerin canı yanıyor.

-Muhammet Fatih Başcı