İzmir depremini uzmanlar yorumladı: "Deprem olması beklenen bir bölgede gerçekleşti" Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Habertürk'e yaptığı açıklamada, depremin Sisam Adası'nın 5 km. güneyinde olduğunu, denizin içinde doğu-batı uzanımlı ve normal bir fayın kırıldığını söyledi. Sözbilir, "Çok da derin odaklı olmayan bir deprem; o nedenle birçok ilde hissedildi. Doğu-Batı doğrultusunda olan ve kırılan bu fay, Kuşadası tarafını tetikleyebilir. O bölgede gerilimler artmış oldu. Menderes, Gümüldür fayları bu fayla bağlantılı olan faylar" açıklamasını yaptı. Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde görevli Doç. Dr. Bülent Özmen, İzmir'de bir depremin beklenmekte olduğunu söyledi. DHA'ya konuşan Özmen, "Geçmişte meydana gelen deprem verilerine, diri faylara baktığımız anda o bölgenin deprem açısından tehlikeli olduğu gerçeğini biz biliyorduk. Yani bu bölgede bu büyüklükteki bir deprem beklenen bir depremdi" dedi. Ege bölgesinin ve Ege Denizi'nin Türkiye'nin deprem açısından en aktif yerlerinden birisi olduğunu söyleyen Özmen, "İzmir'in il sınırları dahilinde, o bölgede 20-25'e yakın fay var. Ege Denizi içinde de keza buna benzer deprem üretme potansiyeli olan diri faylar var" dedi. 'Böyle bir depremde tsunami yaşanması normal' Özmen, İzmir'deki depremin ardından Sığacık'ta tsunami yaşanmasının normal olduğunu vurguladı: "Denizin altında yaklaşık 30 kilometre eninde ve 16 kilometre derinliğinde çok devasa bir kütle bu depremle hareket etti. Bu kırılma meydana gelirken bazı pürüzlü kırılmayan yerler kalabiliyor yerin derinliklerinde. "Tsunaminin meydana gelebilmesi için depremin deniz içerisinde gerçekleşmesi, fayın yani deprem mekanizmasının düşey hareketle olması ve büyüklüğünün de 7,0'a varacak büyüklükte olması lazım. Seferihisar açıklarındaki depremde üçünü de görüyoruz. Dolayısıyla orada tsunaminin meydana gelmesi gayet normal. "Zaten Seferihisar'dan aldığımız bilgiler de bizi doğruluyor. Yaklaşık 1-1,5 metre yüksekliğine varan deniz dalgalarının oluştuğunu; önce deprem olur olmaz denizin belirli bir miktar içeriye doğru çekildiğini daha sonra Seferihisar'ın içerisine doğru ilerlediğini biliyoruz." "Deprem üretme potansiyeli olan çok fay var" Özmen ayrıca, " Şimdi hemen o fayın üzerinde veya yakın civarında deprem olma olasılığını biraz zayıf görsek de o bölgede çok fazla sayıda; sadece o bölge değil Türkiye'nin pek çok yerinde deprem üretme potansiyeli olan birçok fay var" yorumunda bulundu. Yer bilimci ve deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, Habertürk televizyonuna yaptığı değerlendirmede İzmir ve civarında başka depremlere hazırlıklı olunması gerektiğini söyledi: "Peş peşe deprem gelebilir anlamında demiyorum; ama 6,9 büyüklüğünde bir deprem olduysa açığa çıkan enerji o fayla ilişkili, onunla komşu, geometrik ilişkili fayları da tetikleyebilir. Bunun anlamı kısa, orta veya uzun vadede başka depremleri de oluşturabilmesi demek. "Sürekli anlattığımız stres transferi var. Fay kırıldığı zaman kırılmayan kesimine stres transfer edilir. Bir sonraki depremin hedefi haline gelir. Bunu da insanları korkutmak için demiyorum, uyarı olarak söylüyorum." "Zamanlamadan çok, önlem önemli" Görür, İzmir'in bir neotektonik yapısı olduğunu vurgulayarak en batıdan Çeşme, Gülbahçe, Seferihisar ve Tuzla'ya doğru fayların olduğunu, İzmir yarımadasının bu şekilde bölündüğünü aktardı. Aktif fayların nerede olduğunun yetkililer tarafından bilindiğini aktaran deprem uzmanı Görür, bir sonraki depremin zamanlamasından daha çok buna göre önlem alınmasının önemli olduğunu belirtti. Neden bazı apartmanlar yıkıldı? Depremden sonra en çok yıkımlar İzmir'in Bornova ve Bayraklı ilçelerinde görüldü. Kimi mahallelerde çoğu binanın sağlam olmasına rağmen tek tük bazı binalar yıkıldı. Yıkılan binalarla ilgili Habertürk televizyonuna konuşan İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş, şu yorumda bulundu: "İncelemelerimde çöken bazı binaların alt katında dükkanların olduğunu gördüm; bu dükkanlar için kolonlara zarar verilmiş olabilir. Bir binanın olduğu yere çökmesi kolonlara bir müdahale yapıldığını düşündürür. "Yan yatan binalar ise yük dengesinin bozulduğunu düşündürür. Bayraklı'da hiçbir mühendislik hizmeti almamış binalar var. Bir de imar affıyla yapı kayıt belgesi alan herhangi bir mühendislik hesabı olmaksızın yapılmış binalar var. O binalardaki tehlikeyi düşünmek bile istemiyorum." "Salata ekeceğine apartman ekerek zengin olunan bir bölge" Deniz jeoloğu ve jeofizikçi Cenk Yaltırak ise Bayraklı'da yıkılan Rıza Bey Apartmanı'yla ilgili olarak Twitter'dan, "Yıkılan binalardan biri yepyeni, en alt katı dükkan, sadece 2000 yılında inşa edilmiş; etrafı sulak bostan. Salata ekeceğine apartman ekerek zengin olunan bir bölge. Tarım alanları akarsu yatakları içinde değişken zemin yaratır. Binadaki en ufak hatayı affetmez." yorumunu yaptı. (kaynak: bbc türkçe) Sakarya Üniversitesi depreme ilişkin değerlendirme raporu hazırladı İşte; depremle ilgili ilk rapor! SAÜ Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Jeofizik Mühendisliği bölümünce hazırlanan ilk değerlendirme raporunda, depremin dalga şekli analizi sonuçlarının normal faylanma sonucu oluşmuş deprem görüşünü desteklediği belirtildi. AA'nın haberine göre raporda, Batı Anadolu ve Adalar Denizi'nin oldukça diri bir tektonizmaya ve depremselliğe sahip olduğu ve Batı Anadolu'da son 30 yıl içinde 3 yıkıcı büyük deprem meydana geldiği aktarılarak, Türkiye'nin 2017'de Adalar Denizi sahilleri boyunca 3 yıkıcı depreme maruz kaldığı anımsatıldı. Bu açıdan 2020 Kuşadası Körfezi Depremi'nin oluşumunun bir sürpriz olarak düşünülemeyeceği ifade edilen raporda, "2017 Karaburun-Midilli ve 2017 Gökova-Bodrum depremlerinin dış merkezleri civarındaki ve Kuşadası Körfezi’ndeki depremler dikkat çekicidir ve belki de gelecekte oluşacak adı geçen depremlerin ayak sesleridir. Bu gözlem, depremlerin izlenmesinin, kayıt altına alınmasının, deprem bilim çalışmalarının ve bu konuda yetişmiş uzmanların önemini gözler önüne sermektedir." denildi. "DEPREM HER AN OLACAKMIŞ GİBİ HAZIR OLMAK GEREKİR" Raporda, deprem sırasında en büyük kaymanın sığ derinlikte belirlenmesinin tsunami oluşumunu destekler nitelikte olduğuna dikkat çekilerek, 20 Temmuz 2017 Gökova Körfezi-Bodrum depreminde de tsunami gözlenmesinin, Akdeniz sahilleri boyunca tsunami riskine karşı özellikle dar koy ve körfezler etrafında önlem alınması gerekliliğini ortaya koyduğu vurgulandı. "Ne zaman ve nerede olacağı" sorularının deprem biliminin şimdiki birikimiyle cevaplanamadığı vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi: "(Depremler) Olabilecekleri uzay ve zaman ortamı başarı ile daraltılabilmektedir. Türkiye'de bu başarıyı sınırlayan en önemli unsur yeterince deprem bilimcinin yetiştirilip, bu konuda gayret vermesinin sağlanmasında görülen aksaklıktır. Bu kadar çok yıkıcı depremin olduğu Türkiye'de deprem bilimci sayısı parmakla sayılacak kadar azdır. Depremin ne zaman ve nerede olacağının belirlenmesinden çok, deprem her an olacakmış gibi hazır olmak ve gerekli tedbirleri almak en doğru hareket tarzı olacaktır."