Tarım ve Orman Bakanı Kirişci, Burdur'da tarım sektörü temsilcileriyle buluştu
- "Tahıl koridorundan 883 gemi geçti"
Kirişci, salgının bitmesinin ardından Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başladığını, bu savaşla buğdayın tonunun 445 dolara, doğal gazın 3 bin dolarların üzerine çıktığını, aynı şekilde diğer emtia fiyatlarının da buna bağlı anormal artış gösterdiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğindeki Türkiye'nin "Her iki ülkede bizim için dost ve komşu ülkedir" yaklaşımı sayesinde tahıl koridorunun devreye girdiğini vurgulayan Kirişci, "(Tahıl koridorundan) Buradan, bu zamana kadar 883 gemi geçti. Geçen gemilerle birlikte 27 milyon 300 bin ton burada tahıl ve diğer gıda ürünleri taşındı. Peki sadece bunlar mı taşındı? Elbette değil. Bugün bizim akaryakıt istasyonlarımızdaki mazot, benzin fiyatı hatırlarsanız 30-31 liraya kadar çıkmıştı. Bugün 20-21 liraya kadar geriledi. Doğal gaz hakeza. Gübre, enflasyona rağmen bile bir önceki yılın yüzde 4-5 gerisine düştü. Bunlar tabii ki dünyaya da bir rahatlama olarak yansımış oldu. Bugün itibarıyla buğdayın tonu artık 290-295 dolarlarda." diye konuştu.
- "Planlama sayesinde artık üreten, ürettiğinden mutlu olacak"
Geçen yıl üreticilerle görüşerek bir kilo buğdayın kaç liraya mal olduğunu, mazot, gübre, ilaç ve hasat gibi hepsinin maliyetini belirlediklerini ifade eden Kirişci, "'Bunun üzerine de çiftçimiz mutlaka para kazanmalı.' dedik. Onların mutlu olacakları rakamı belirledik. Önce 7 bin 50 lira, sonra 7 bin 450 liradan buğday almaya başladık. Bunun biz artısını gördük. Ülke olarak bugün stoklarımızda gerek ekmeklik gerek makarnalık buğdaylarımız var. Hakeza arpamız var. Ayçiçek yağımız var. TMO olarak bunlar bizim elimizde stokta bulunuyor." bilgisini paylaştı.
Kirişci, gıda ve tarımın stratejik bir sektör ve milli güvenlik meselesi olduğunu vurgulayarak, 20 yıldan beri verdikleri desteklerle, oluşturdukları mevzuatlarla tarımla ilgili önemli aşamaları geride bıraktıklarını dile getirdi.
Tarım ve orman alanlarındaki düzenlemeleri içeren "Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 5 Nisan'da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından onaylanarak Resmi Gazete'de yayımlandığını hatırlatan Kirişci, şöyle devam etti:
"Bu yeni kanunla planlı tarım dönemi başlayacak. Bu, aslında tek başına tarım adına bir devrimdir arkadaşlar. Tıpkı Tarım Kanunu gibi kanunları bizim mevzuatımıza kazandırmak, ülke olarak tarımsal destekleri çeşitlendirmek ve bunların miktarlarını artırmak, nasıl yine AK Parti döneminde bir başarı hikayesi olarak paylaşıldıysa şimdi yeni bir döneme başlıyoruz. Bu da Türkiye yüzyılına, yeni Cumhuriyet'imizin yeni yüzyılına yakışır bir uygulama olacak. Bundan böyle üreticilerimizin üretimden dolayı mağduriyet yaşamamaları için üreticilerimizi yönlendireceğiz. Ne üretmeleri gerektiği konusunda, oradaki toprağın, coğrafyanın, ekolojinin piyasanın bütün oradaki değerlendirmelerini yaptıktan sonra, suyu da merkeze alarak bir planlama yapacağız. Ve bu planlama sayesinde artık üreten, ürettiğinden mutlu olacak. Ürettiği için mağdur edilmeyecek. Pazarlama sorunu, piyasada bunu kim alacak, kim satacak derdine düşmeyecek."
- "Türkiye'de gereksiz, lüzumsuz arz fazlalığı olmayacak"
Bu kanunla sözleşmeli üretimi kapsam bakımından genişlettiklerini, bilhassa üreticileri mağduriyetlerine neden olan geçmiş uygulamaların tamamını ortadan kaldıracak düzenlemeye kavuşturduklarını aktaran Bakan Kirişci, yeni düzenlemede tarafların gerekirse cayabileceklerini ancak cayma hakkını kullananların birtakım sorumluluklarının olacağını belirtti.
"Türkiye'de gereksiz, lüzumsuz arz fazlalığı olmayacak. Patatesten para ettin, bu sene patatesten zarar ettin paradoksunu, zıtlığını asla yaşamayacağız." diyen Kirişci, şunları ifade etti:
"Kırsalı terk edip kente gelenler, büyük kentlere gidenler veya artık o işletmenin, arazinin küçüklüğü nedeniyle o işletmeyi, o araziyi ekip biçmeyenler, üretimde kullanmayanlar. Biz bunlara diyeceğiz ki 'Size iki yıl mühlet. Bu iki yıllık sürenin sonunda burası boş kalmaya devam ederse biz size buranın kira bedelini ödeyeceğiz ama burada üretim yapan bu civardaki üreticilere burayı kiraya vereceğiz.' diyeceğiz. Parsel bazındaki bu bölünmüşlük, parçalılık, vesaire, tam 30 milyon civarında da bir dağınıklık var. Yani o kadar çok dağınıklık, parçalılık var ki ihtilaf konusu oluyor bunlar. Dolayısıyla iki yıl üretimde kullanılmayan bu alanların üretime kazandırılmasıyla nereden baksak 686 bin hektar atıl olan alanı üretime kazandırmış olacağız. Bunların tabii bize sağlayacağı ilave birtakım katkılar, destekler de olacak. Bu topraklar evet mülkiyeti sizde ama kullanım hakkı kamunun kendisinde olmalı. Her birinizin tapulu malıdır. Buna bir itirazımız yok ama milletin de buralarda üretime ve bu üretimden elde edilen ürüne de ihtiyacının olduğunu mutlaka biliyor olmamız lazım."
- "Bir kilogram kırmızı et için 15 ton su tüketiyoruz"
Kirişci, DSİ vasıtasıyla barajlar, göletler, yer altı su depoları yaptıklarını ve bu çalışmalara daha da hız vermeleri gerektiğini vurguladı.
"Bir kilogram kırmızı et için 15 ton su tüketiyoruz. Bir kilogram peynir ve ürünleri için 5 ton süt tüketiyoruz." diyen Kirişci, şunları söyledi:
"Yine bir kilogram şeker için 1,5 ton su tüketiyoruz. Buğday için 1,3 ton su tüketiyoruz. Şimdi biz su zengini değilsek o zaman neyi, nerede, nasıl, ne kadar üretmemiz gerekir? Bu konularda mutlak suretle dikkat kesilmemiz gerekir çünkü suyun yüzde 77'sini tek başına tarımsal sulama, tarımsal üretimde bu manada kullanıyoruz. Bu, bizim için olmazsa olmazımız. Bugün için bizim 96 milyar dolar dolarlık dış ticaret fazlamız var. Bakın nüfusumuz artmış, gelen turist sayısı artmış, gelen geçici veyahut da düzensiz göçmen, ne dersek diyelim bunların sayısında artış var. Gelen işte uçak yolculuğu yapanlara verdiğimiz ikramlar var ama hamdolsun bu ülkede hiçbir ürünün kıtlığı ve yokluğu yok. Bunlar, kendiliğinden mi oldu? Hayır. Bunlar, 20 yıldan beri yaptığınız bu çalışmalarla, verdiğimiz desteklerle oldu. Bu çıkarmış olduğumuz mevzuatlarla oldu ama esas şahlanış Allah'ın izniyle bu 2023'le beraber başlayan süreçte olacak."
Bakan Kirişci, orman yangınlarında hayatını kaybeden 105 kişinin şehit statüsüne alınacağını belirterek, geride kalan ailelerini rahatlatacaklarını sözlerine ekledi.
Bunlar da ilginizi çekebilir