“SU; SU KANUNUYLA KORUNMALIDIR: YATIRIM HEDEFLİ DEĞİL; HAVZA KORUMALI OLMALIDIR”
Su kaynaklarının seviyesi, yüzey alanı, hacmi, kalite ve ekosistemler açısından koruma kullanma dengesi içerisinde sürdürülebilir bütüncül bir yaklaşımla, bilim insanlarının ortak çalışılmasıyla, yönetilmesi temel amaç olmalıdır.
Su kaynaklarının doğasıyla, çevrimiyle ilgili bütün planlamalar havza ölçeğinde yetkili tek yapı haline getirilmesi ve hukuksal benliğe sahip olması, yatırım hedefli ÇED yerine su kaynaklarının- havzasının korunmasının flora, fauna ve ekosistem bütünlüğü göz önünde bulundurularak alana her alana özgü su yönetimi planlarını ilke bilgi - veri birikimlerine dayanmalıdır. Suyu koruma hedeflerin gerçekleşmesi için yapılmış olan detaylı plan ve izlenen ÇED, flora, fauna ve ekosistem bütünlüğü göz önünde bulundurularak, alana özgü standartlar getirilmesiyle suyun korunmasının planlaması ve yasalarına uyulmasına gerek duyulmaktadır.
Sulama suyu başta olmak üzere kullanılmış suların tekrar kullanılmasında kalite kriterleri belirlenmeli ve su kaynaklarına bırakılmasıyla ilgili ve su sorunların çözümünü sağlayıcı çerçeve bir yasal düzenleme, su kanunun bir an önce çıkarılmasıyla sağlanmalıdır.”
Su kanunu ile ilgili görüşlerini her fırsatta dile getiren Erol Kesici, su kanunu ile ilgili hazırlıklar hakkında da gazetemize şu açıklamayı yaptı:
“SU KANUNUN ÇIKARILMASI GÜNDEME ALINDI! TEŞEKKÜRLER...”
"30 yılı aşkın süredir çıkarılmasını savunduğum ve 03.03.2023 tarihinde çağrıldığım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, başkanlık ettiği İstanbul Dolmabahçe Ofisi'ndeki Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Toplantısı'nda bana tanınan süre içerisinde göllerimizin, derelerimizin, yeraltı sularımızın korunması- güvence altına alınıp bilimsel ilkelerle (Avrupa Müt.) yönetilmesi için mutlaka ‘Su Kanununun’ çıkarılarak, suyun tek elden yönetilmesinin gerekliliğini savunmuştum.
Bu amaçla, su kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi; sürdürülebilirlik; suyun tek elden bütüncül yönetilmesinin sağlanması; tasarruflu ve verimli kullanım; havza, taşkın ve kuraklık yönetim ve sektörel tahsis planlarının uygulanmasının kanun yoluyla sağlanması; tahsislerin tek elden yapılması; kullanılmış suların tekrar geri kazanılması, yağmur hasadı, su kirliliğinin önlenmesi için suyun hukuki niteliğinin kanun eliyle düzenlenmesi gerekliliğinin ilkelerini belirtip, Su Kanunun acil olarak çıkarılmasını dile getirmiş ve bu konudaki ısrarımın nedenlerini anlatmıştım.
Daha sonra birkaç kez toplandığımız TURK kurul toplantılarında gündemde tuttuğum ve kurul tarafından geliştirilen yeni taslağın T.C Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca gündeme alınıp, meclise sunulması çalışmalarının başlatılması çok değerli olup, gerek TURK Toplantılarında gerekse TURKModeli İklim Dostu Yeşil Dönüşüm Kurulu toplantılarda önerimi destekleyen ve geliştiren akademisyenlere ve Meteoroloji, Orman, DSİ Genel Müdürlerine, İklim Değişimi Başkanına, Su Yönetimi Genel Müdürü’ne, Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürü’ne Çevre Şehircilik ve İklim Değişimi Mesleki Hizmetler G.M.Y. , İklim değişikliği ve Şehir Planlaması Uzman Raportörlerinden oluşan kurul üyelerimize, Su Kanununda öncelikler içerisinde mutlaka yer alması konusundaki katkı ve destekleri için teşekkür ederim.
Çıkarılmasının gerekli olduğunu savunduğum ‘SU KANUNUNUN’ belirtiğim ilkeler doğrultusunda çıkarılacak olması suyun tek elden yönetilmesi bakımından çok önemli...”
Saygılarımla… Dr. Erol KESİCİ
Editör: TE Bilisim
