Türkiye'de nüfusun yüzde 9,7'si yaşlı

Türkiye'de 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus 5 yılda yüzde 24 artarak, geçen yıl 8 milyon 245 bin 124 kişiye ulaştı. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı 2021 itibarıyla yüzde 9,7'ye çıktı. Geçtiğimiz günlerde ‘Yaşlılar Haftası’nda Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021 yılına ilişkin "İstatistiklerle Yaşlılar" çalışmasının sonuçlarını açıkladı, kamuoyu ile paylaştı.

Buna göre, 2016'da 6 milyon 651 bin 503 kişi olan 65 yaş ve üzeri nüfus, son 5 yılda yüzde 24 artarak 2021'de 8 milyon 245 bin 124 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı 2016'da yüzde 8,3 iken, 2021'de yüzde 9,7'ye çıktı.

Yaşlı nüfusun 2021'de yüzde 44,3'ünü erkek nüfus, yüzde 55,7'sini kadın nüfus oluşturdu. Nüfus projeksiyonlarına göre; yaşlı nüfus oranının 2025'te yüzde 11, 2030'da yüzde 12,9, 2040'ta yüzde 16,3, 2060'ta yüzde 22,6 ve 2080'de yüzde 25,6 olacağı öngörüldü.

Yaşlı nüfus yaş grubuna göre incelendiğinde, 2016'da yaşlı nüfusun yüzde 61,5'inin 65-74 yaş grubunda, yüzde 30,2'sinin 75-84 yaş grubunda ve yüzde 8,2'sinin 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldığı görülürken, 2021'de yüzde 64,7'sinin 65-74 yaş grubunda, yüzde 27,3'ünün 75-84 yaş grubunda ve yüzde 8'inin 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldığı belirlendi.

Türkiye nüfusunun yaş yapısı değişti

Türkiye'de yaşlı nüfus, diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hızla artış gösterdi. Küresel yaşlanma süreci olarak adlandırılan "demografik dönüşüm" sürecinde olan Türkiye'de, doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalmayla birlikte sağlık alanında kaydedilen gelişmeler, yaşam standardının, refah düzeyinin ve doğuşta beklenen yaşam süresinin artmasıyla nüfusun yaş yapısı şekil değiştirdi. Çocuk ve gençlerin toplam nüfus içindeki oranı azalırken yaşlıların toplam nüfus için- deki oranı artış gösterdi. Türkiye oransal olarak yaşlı nüfus yapısına sahip ülkelere göre hâlâ genç bir nüfus yapısına sahip olsa da yaşlı nüfus sayısal bakımdan oldukça fazla.

Ortanca yaş

Nüfusun yaşlanmasıyla ilgili bilgi veren göstergelerden biri olan ortanca yaş, 2016'da 31,4 iken 2021'de 33,1 oldu. Ortanca yaş 2021'de er- keklerde 32,4, kadınlarda 33,8 olarak gerçekleşti. Nüfus projeksiyonlarına göre, ortanca yaşın 2025'te 34,1, 2030'da 35,6, 2040'ta 38,5, 2060'ta 42,3 ve 2080'de 45 olacağı tahmin edildi. Çalışma çağındaki yüz kişiye düşen yaşlı sayısını ifade eden yaşlı bağımlılık oranı, 2016'da yüzde 12,3 iken 2021'de yüzde 14,3'e çıktı. Nüfus projeksiyonlarına göre, yaşlı bağımlılık oranının 2025'te yüzde 16,4, 2030'da yüzde 19,6, 2040'ta yüzde 25,3, 2060'ta yüzde 37,5 ve 2080'de yüzde 43,6 olacağı öngörüldü.

Nüfus tahminlerine göre, 2021'de dünya nüfusunun 7 milyar 831 milyon 718 bin 605 kişi, yaşlı nüfusun ise 764 milyon 321 bin 142 kişi olduğu tahmin edildi. Buna göre, dünya nüfusunun yüzde 9,8'ini yaşlı nüfus oluşturdu. En yüksek yaşlı nüfus oranına sahip ilk üç ülke, yüzde 34,3 ile Monako, yüzde 28,8 ile Japonya ve yüzde 22,8 ile İtalya oldu. Türkiye, 167 ülke arasında 68. sırada yer aldı. Yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il, 2021'de yüzde 20,1 ile Sinop oldu. Bu ili yüzde 19,2 ile Kastamonu, yüzde 17,8 ile Artvin izledi. Yaşlı nüfus oranının en düşük olduğu il ise yüzde 3,5 ile Şırnak oldu. Bu ili yüzde 3,9 ile Hakkari, yüzde 4 ile Şanlıurfa izledi. Yaşlı nüfus oranı il düzeyinde yıllara göre incelendiğinde, toplam nüfus içinde yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il sayısı 2016'da 8 iken, 2021'de 22 oldu. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının en yüksek olacağı il sayısının 2025'te 33'e çıkacağı tahmin edildi. Toplam nüfus içinde yaşlı nüfus oranının yıllara göre en düşük olduğu illerin, genç nüfus yapısına sahip olan Şanlıurfa, Şırnak ve Hakkâri olduğu görüldü.

Yaklaşık her 4 haneden birinde en az bir yaşlı fert var

Türkiye'de 2021'de toplam 25 milyon 329 bin 833 haneden 6 milyon 112 bin 760'ında yaşlı nüfus olarak tanımlanan 65 ve daha yukarı yaşta en az bir fert bulunduğu belirlendi. Diğer bir ifadeyle, hanelerin yüzde 24,1'inde en az bir yaşlı fert yaşadığı görüldü. En az bir yaşlı fert bulunan 6 milyon 112 bin 760 hanenin 1 milyon 561 bin 398'ini tek başına yaşayan yaşlı fertler oluşturdu. Bu hanelerin yüzde 74,9'unda yaşlı kadınlar, yüzde 25,1'inde ise yaşlı erkekler yaşıyor. En az bir yaşlı fert bulunan haneler içinde tek kişilik yaşlı hane halkı oranının en yüksek olduğu il, 2021 yılında yüzde 35,2 ile Burdur oldu. Bu ili yüzde 34,9 ile Balıkesir, yüzde 34,4 ile Çanakkale izledi. Bu oranın en düşük olduğu il ise yüzde 6,5 ile Hakkari oldu. Bu ili yüzde 12,5 ile Şırnak, yüzde 12,9 ile Batman izledi. Yaşlı nüfusun yüzde 0,1'ini oluş- turan 100 yaş ve üzerindeki yaşlı kişi sayısı 2021'de 5 bin 859 oldu. Türkiye'de 100 yaş ve üzerinde en fazla yaşlıya sahip ilk üç il sırasıyla 815 kişiyle İstanbul, 276 kişiyle Şanlıurfa ve 272 kişiyle Mardin iken, en az yaşlıya sahip ilk üç il ise 7 kişiyle Bartın ve Bayburt, 8 kişiyle Ardahan ve Bilecik oldu. 

Okuma yazma bilmeyen yaşlıların oranı düştü

Yaşlı nüfus içinde okuma yazma bilmeyenlerin oranı, 2016'da yüzde 20,8 iken 2020'de yüzde 15,6'ya düştü. Okuma yazma bilmeyen yaşlı kadınların oranı yüzde 24,2, yaşlı erkeklerin oranı yüzde 4,7 çıktı. Eğitim durumuna göre yaşlı nüfus incelendiğinde, 2016'da yaşlı nüfusun yüzde 43,7'si ilkokul mezunu, yüzde 5,6'sı ortaokul veya dengi okul/ilköğretim mezunu, yüzde 5,9'u lise veya dengi okul mezunu, yüzde 5,8'i yükseköğretim mezunu iken 2020'de ilkokul mezunu olanların oranı yüzde 46,1'e, ortaokul veya dengi okul/ilköğretim mezunu olanların oranı yüzde 7,9'a, lise veya dengi okul mezunu olanların oranı yüzde 8'e, yükseköğretim mezunu olanların oranı ise yüzde 7,4'e yükseldi. Yaşlı nüfusun eğitim durumu cinsiyete göre incelendiğinde, önemli farklılıklar olduğu gözlendi. Bitirilen tüm eğitim düzeylerinde yaşlı erkek nüfus oranının yaşlı kadın nüfus oranından daha yüksek olduğu görüldü.

Yaşlı nüfusta medeni durum

Yaşlı erkek nüfusun 2021 yılında yüzde 1,3'ünün hiç evlenmemiş, yüzde 83,7'sinin resmi nikahla evli, yüzde 3,6'sının boşanmış, yüzde 11,4'ünün eşi ölmüş olduğu görülürken yaşlı kadın nüfusun yüzde 2,7'sinin hiç evlenmemiş, yüzde 46'sının resmi nikahla evli, yüzde 4'ünün boşanmış, yüzde 47,4'ünün ise eşi ölmüş olduğu belirlendi. Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçlarına göre, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60'ına göre hesaplanan yoksulluk oranı, 2016'da Türkiye geneli için yüzde 21,2 iken 2020'de yüzde 21,9 oldu. Bu oran, yaşlı nüfus için 2016'da yüzde 16 iken 2020'de yüzde 16,7'ya çıktı. Yaşlı nüfusun yoksulluğu cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde yoksulluk oranı 2016'da yüzde 14,7 iken 2020'de yüzde 15,6 oldu. Yaşlı kadınlarda yoksulluk oranı ise 2016'da yüzde 17 iken 2020'de yüzde 17,6 olduğu tespit edildi. Yaşlı nüfusun iş gücüne katılma oranı 2016'da yüzde 11,8 iken 2020'de yüzde 10'a geriledi. Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkek nüfusta yüzde 16,8 iken yaşlı kadın nüfusta yüzde 4,6 olarak belirlendi. Yaşlı nüfustaki işsizlik oranının 2016'da yüzde 2,6 iken 2020'de yüzde 2,7 olduğu görüldü.

İnternet kullanan yaşlı bireylerin oranı 4 kat arttı

Yaşam Memnuniyeti Araştırması Sonuçlarına göre, mutlu olduğunu beyan eden 18 ve daha yukarı yaştaki bireylerin oranı 2021'de yüzde 49,3 iken bu oran 65 ve daha yukarı yaştaki bireyler için yüzde 56,2 oldu. Yaşlı bireylerin genel mutluluk düzeyi cinsiyete göre incelendiğinde, 2021'de erkeklerin yüzde 51,2'si, kadınların ise yüzde 60,1'i mutlu olduğunu beyan etti. Yaşlı bireylerin 2016'da en önemli mutluluk kaynağı yüzde 64,2 ile aileleri, yüzde 18 ile çocukları, yüzde 6,9 ile eşleri, yüzde 6,4 ile torunları iken 2021 yılında yüzde 59,9 ile aileleri, yüzde 21,5 ile çocukları, yüzde 8,1 ile torunları ve yüzde 6,2 ile eşleri oldu.

Hane Halkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması sonuçlarına göre, internet kullanan 65-74 yaş grubundaki bireylerin oranı 2016'da yüzde 8,8 iken bu oran 2021 yılında yüzde 32,5'e yükseldi. İnternet kullanan yaşlı bireyler cinsiyete göre incelendiğinde, erkeklerin kadınlardan daha fazla internet kullandığı görüldü. İnternet kullanan yaşlı erkeklerin oranı 2021 yılında yüzde 40 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 25,9 oldu.

YENİ GÜN SAHA RÖPORTAJLARI: SALI PAZARI’NDA YAŞLILARLA KONUŞTUK

‘Yaşlılar Haftası’nda hazırladığımız özel sayı için sahaya inen Yeni Gün ekibi, önceki gün Burdur şehir merkezinde Salı günlerinin gözde yeri Açık pazar yerinde Salı Pazarı’nda yaşlılarla, yaşlı satıcılarla görüştü. Gazetemiz yazı işleri müdürü Şadiye Ünal ile muhabirimiz M. Fatih Başcı’ya konuşan ilimizdeki yaşlılar görüşlerini dile getirdi.

Bilindiği gibi; Burdur, yaşlı nüfus yapısına sahip bir il... Yaşlı nüfus oranı, Türkiye ortalamasının (% 9,7) çok daha üzerinde. TÜİK’in son, güncel yaşlı istatistikleri araştırma sonuçlarına göre;  yüzde 35,2 ile Burdur, en az bir yaşlı fert bulunan haneler içinde tek kişilik yaşlı hane halkı oranının en yüksek olduğu il...

Zaten; Burdur’da yaşlı nüfusu, emeklilerin varlığını, nüfusa göre ağırlığını, hemen sokağa çıktığımızda, çarşı-pazarda, toplu ulaşım araçlarında, park yerlerinde, kırsal alanlarda anlamak mümkün... Gazetemize konuşan yaşlı vatandaşlar, yaşlılığın zor bir süreç olduğunu vurgulayarak, ekonomik sorunlar başta olmak üzere sağlık problemleri ve diğer karşılaştıkları sorunları şöyle anlattılar:

“Emekliliğim yok o yüzden gelir sağlamak için pazarlara geliyorum”

Hatice Altay (70): “Benim ismim Hatice Altay. 1952 Burdur Merkez doğumluyum. İlkokul 3. sınıfa kadar okudum. Daha sonra evlendim. 2 tane kız çocuğum var. Eşimle beraber şu an böyle pazarda satıcılık yapıyoruz. Emekliliğim yok o yüzden gelir sağlamak için pazarlara geliyorum. Bu işi severek yapıyorum. Boş boş dursam vakit geçiremiyorum. En azından böyle satış yaparak hem gelir sağ- lıyorum hem de çalışıyorum.”

“Yaşımdan dolayı bazı zorlukları oluyor ama zor olsa da; işimi severek yaptığım için sorun olmuyor”

Elif Karaca (76): “Ben Elif Karaca, 1946 yılında Burdur’un Karamanlı ilçesinde doğdum. Şu an emekliyim. Hobi olsun diye zaman geçirmek için pazarda kendi ürünlerimi satıyorum. Sadece kış aylarında Salı Pazarı’na geliyorum. Artık; bu işe alıştım. 35 yılı devirdim bu iş’te. Yaşımdan dolayı bazı zorlukları oluyor, ama zor olsa da işimi severek yaptığım için sorun olmuyor. Eşim 1971 yılında vefat etti. Ben o zaman 25 yaşındaydım. 2 kız evladım vardı ve onları kendim büyüttüm, evlendirdim. 1971 yılından bu yana yalnız yaşıyorum. İşte; kendimi bu işlere verdim. Çok şükür halimden memnunum, çok şükür mutluyum. Zor günlerim oldu, ama hiç daha bir kimseden destek almadım. Kendi ayaklarımın üzerinde durmasını öğrendim. Kendimi acındırmayı hiç sevmem.”

“Ele aman demektense kendi toprağımı ekiyorum, dikiyorum, çalışıyorum, buna mecburum...”

Nuri Demir (64): “Ben Nuri Demir, 1958 yılında doğdum. Burdurluyum. İlkokul mezunuyum. SSK emeklisiyim. 1 tane kız çocuğum var, 4 tane de torunum var. 25 yıldır pazarda satıcılık yapıyorum. Kendim de üreticiyim. Kendim ekiyorum, mahsullerimi kendim getirip satıyorum. Emekli olmama rağmen hâlâ daha çalışıyorum. Çalışmasam, param yetmiyor. 64 yaşındayım şu an ve bundan dolayı da bazı zorluklar yaşıyorum. Ama param yetmediği için de çalışmak zorundayım. İşimi çok seviyorum, sevdiğim için de o zorlukları bir şekilde atlatıyorum. Durumumdan memnunum. Ele aman demektense kendi toprağımı ekiyorum, dikiyorum, çalışıyorum. Buna mecburum. Alın teriyle çalışırsak Allah’ta bize rızkımızı verecek. Bu hayatımdan memnunum, çalışmak vücudum için de daha iyi. Çalışmasam evde akşama kadar otursam ne olacak, hasta olurum, rahatsız olurum.”

“Emekli sağlık memuruyum, toprağa bağlılığımdan bu işi yapıyorum”

Mahmut Demircan (73): “Burdur’un Bucak ilçesi Seydiköy köyündenim. 1949 yılında doğdum. Emekli sağlık memuruyum. 1986 yılından bu yana pazarda satıcılık yapı- yorum. Eşim de emekli hemşire, ikimizin de toprağa olan bağlılığımızdan dolayı bu işi yapmaya karar verdik. Havalar soğuk olmadığı sürece her hafta pazara geliyorum. Bu sattığımız ürünlerin tamamı kendi ürünlerimiz. Benim için zor oluyordu, her geçen gün bu zorluk daha da zorlaşıyor. Çünkü; ekonomik girdiler çok fazla arttı. Biz de burada müşteriye fiyat söylerken utanıyoruz. 1 kilo kabuklu cevizin fiyatı 50 lira. Burada bu cevize 50 lira derken bir kilo gübrenin fiyatı da katlanarak arttı. Zirai ilaçlar 4-5 kat arttı. Mazot desen ateş pahası. Biz, cevizi budatmak için bir kişiye günlük 600 lira veriyoruz, öyle budatıyoruz.

   “Türkiye’de yaşlılık çok zor!”

Türkiye’de yaşlılık çok zor. Avrupa’nın yaşlısı 1 aylık maaşıyla Türkiye’yi gezip gidiyor. Ben Seydiköy’den Burdur’a gelip gitmekten korkuyorum. Çünkü; Burdur-Bucak arası 50 km bir gelip gittiğinde 200 lira mazot parası veriyorsun. Zaten emeklinin aldığı maaş belli. Ne yapacağını bilemiyorsun? Normal şartlarda bir Avrupalı gibi gelir düzeyin olsa, elbette emeklilik, yaşlılık güzel bir şey, ama Türkiye’de öyle değil. Türkiye’de yaşamak çok zor. İn- sanların yaşama isteği var, ama yaşamak çok zor. Devlet, yaşlılara sahip çıkmadığı gibi yaşlıları yok sayıyor. Yaşlılara devletin sahip çıkması lâzım. Yaşlılara verdiği 2 bin 500 lira maaşla bizlerin geçinebileceğini düşünüyorlar, yaşlandıkça paraya ihtiyacımızın olmayacağını zannediyorlar. Oysaki; yaşlıların hareketliliği kısıtlandığı için, fiziki hareketliliği kısıtlandığı için yaşlı bir yerden bir yere giderken araçla gitmek zorunda, yaşlılar evlerine gelen torunlarına 3-5 kuruş harçlık vermek zorunda, yaşlı, gençlere göre daha çok üşür, kalorifer yakıyorsa daha çok yakmak zorunda. Bunun için yaşlılar Türkiye’de yok sayılmamalı. Keşke; bizim yaşlılarımız da bir Avrupa düzeyindeki yaşlı gibi olsa, aldığı maaşla geçinebilse, çocuklarının, torunlarının yanında gidebilse, Türkiye’yi gezebilse... Burdur’da yaşlılar bir günlük tatil için bile Antalya’ya gidememektedir. Yaşlılar şu anda Türkiye’de sefalet içinde. İnşallah; bu sefalet- ten kurtuluruz diye umuyorum.”

“Eğitim almadan kendi zihnimden ürünleri yaptım”

Naime Taşkesen (75): “Ben Naime Taşkesen. 1947 doğumluyum. Ben bu işe başladığımda Burdur’a bedelli askerler  geliyordu. 16 yılı geçti. Sattığım ürünleri kendim yapı- yorum. Herhangi bir kurstan ya da eğitim alarak bu işi öğrenmedim. Kendi zihnimde kurarak bu ürünleri yaptım. Evde kendi kendime düşünürken, ihtiyacım da çoktu. Bir an panço yapmak aklıma geldi. O zamanlar kilo ile satılıyordu panço parçaları. 1 kilo aldım daha sonra ilk defa hatta bordo rengiydi çok güzel bir panço yaptım ve bir öğrenciye onu sattım. Daha sonra da arkası geldi. Panço işine başladıktan sonra da gerçekten de çok şükür para kazandım.

Eşim 15 yıl önce vefat etti. 1 oğlum, 2 kızım var. Eşim sağken çocuklarımızı okuttuk, ekmek sahibi yaptık. Kızlarım öğretmen oldu, oğlum da polis’ti, Şırnak’ta görev yapıyordu. Böbreklerini üşüttü, böbrekleri çalışmaz oldu. 10 yıl önce ben böbreğimin birini oğluma nakil verdim. Çok sorunlarımız oldu, yıprandık benim şu an tek böbreğim var ama yine de çalışıyorum. Hayat zor ne yapalım? Çalışmasam, bu işi yapmasam, pazara gelmesem hasta olurum herhalde. Buralarda birçok arkadaşım oldu. Bu işi yapmasaydım çoktan göçüp gitmiştim diye düşünüyorum. Bu işi yaparak hem kendimi dışarıya atıyorum hem eve katkıda bulunuyorum, çocuklarıma veriyorum. El işini seviyorum, ömrüm oldukça, yapabildiğim kadar yapmaya devam edeceğim. İlkokul okuyamamıştım. Halk Eğitim Merkezi’nde 3 ayda okuma yazmayı öğrendim. Hatta o dönemde il birincisi oldum ve ilkokul diplomamı aldım.  Faaliyet yapmayı seviyorum. Gençlere yararlı, örnek olmak istiyorum. Benim ve bayan satıcı arkadaşlarımın Burdur Belediyemizden bir ricamız var. Küçük küçük satış yapabileceğimiz kulübeler yapılsa, oralarda satışlarımızı yapsak çok güzel olur. Sizin aracılığınızla Belediyemize seslenmek istiyorum. Soğukta, karda, kışta satış yaparken çok zorlanıyoruz. Bizlere kulübe yaparak destek olmalarını istiyoruz.”

‘HUZUR KENTİ’ BURDUR

Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz ‘Yaşlılar Haftası’ dolayısıyla gazetemize yaptığı açıklamada; yaşlılara saygının, sahip çıkmanın çok önemli olduğunu dile getirirken, yaşlı sevgisinin aynı zamanda gelişmişlik, medeniyet göstergesi olduğunun altını çizdi.

Toplumumuzda gelenek, göreneğimizde, kültürümüzde, aile büyüklerine, yaşlanan kimselere, ihtiyarlara saygının özel bir yeri olduğunu hatırlatan Başkan Ercengiz, yaşlılara değer vermenin, gelecek kuşaklara da güçlü bir şekilde aktarılması gerektiğini, herkesin mutlaka yaşlanacağını belirtti.

Burdur’un “huzur kenti” olduğunu, barışçı, huzur veren ortamının yaşlılar için yaşanabilecek ideal  bir kent olduğunu ifade eden Başkan Ercengiz, “Burdur, yaşlı nüfusa sahip bir kent. Türkiye’deki yaşlı nüfus  oranının üzerinde bir yaşlı nüfusa sahibiz. Burdur’da yaşlılar huzur içinde yaşıyor. Elbette; yaşlılarımızı şu son yıllarda giderek ağırlaşan ekonomik şartlar karşısında daha fazla desteklemeliyiz. Yaşlı nüfus arttıkça, yaşlılara yönelik hizmetler çeşitleniyor. Sosyal hizmetler ağında yaşlılara daha çok pay, imkân ayırmalıyız. Onların daha konforlu bir ortamda hayat sürmeleri için, herkesin katkı koyması lazım. Toplum yaşlılarımıza hakkettiği ilgiyi, değeri göstermeli” diye konuştu.