Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen “Madencilik Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliğinin Geliştirilmesi Projesi (MİSGEB)"nin Hibe Bileşeni kapsamında desteklenen “İşimdeyim Güvendeyim Projesinin” açılış ve tanıtım toplantısı gerçekleştirildi.

Lavanta Tepesi Otel’de gerçekleştirilen tanıtım toplantısına Burdur Valisi Ali Arslantaş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Burhanettin Kurt, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Rektörü Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı, Jandarma Komutanı J. Albay Mustafa Güder, İl Emniyet Müdürü Ümit Bitirik, Isparta Süleyman Demirel OSB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Karabulut, Burdur OSB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İzzet Boyacıoğlu, Bucak OSB Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Yalçın Meçikoğlu, MAKÜ ve SDÜ’den akademisyenler, sektör temsilcileri, STK Temsilcileri ve öğrenciler katıldı.

Proje tanıtım filmi ile başlayan toplantıda ilk konuşmayı Proje Koordinatörü MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz yaptı. Korkmaz konuşmasında; “Çalışma hayatı, çok bileşenli ve süreç içerisinde de çok farklı riskleri bünyesinde barındıran, hayatın bütünlüğü içerisinde günlük yaşamın dışında özel olarak da çalışma eylemi içerisinde birçok risk ile yüzleşen bir hayatı ifade ediyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 100 yıllık tecrübesinden edindiği en önemli bulgu sağlık ve güvenlik. Bütün çabalar çalışma hayatına ilişkin işçi sınıfının gelişimi, iş dünyasının gelişimi, sanayileşme, gelirler bütün bunların hepsi özünde iki kelimenin içerisine sığdırılabilecek bir perspektifi ifade edebiliyor” dedi.

İş Sağlığı ve Güvenliği konusundaki mevzuat ve yasalardan da söz eden Rektör Korkmaz; “Ülkemiz son yıllarda İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası çıkmasından sonra özellikle çok sayıda mevzuat düzenlemesi, yasalar, yönetmelikler çıkartarak mevzuat konusunda oldukça yüksek standartla Avrupa Birliği standartlarında uygulamalara kavuştu. Ancak mevzuat düzenlenmelerini çıkartmak sorunu çözmek için yeterli gelmiyor. İş dünyamızda yine çok sayıda teknik alt yapılar, güvenlik önlemlerine ilişkin düzenleyici ekipmanlar, koruyucu ekipmanlar konusunda da iş dünyası önemli ölçüde bu konunun bilincinin farkına varıyor. Ama ne yazık ki gerçekleşen iş kazaları ve meslek hastalıkları ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan kayıpları ölümleri hissedilir derecede azaltamadığımızı görüyoruz. O zaman işin özünde başka sebepler var, derin sebepler var. Davranışa dönüştüremediğimiz bilgilere sahibiz. Yani bir kültür inşası problemimiz var. Ben görevim gereği onlarca iş kazasında bilirkişi olarak görev yaptım. Bu yaptığım görevlerde en büyük gözlemim de önlemler alınmış, gerekli eğitimler verilmiş ama bu eğitimlerin davranışlara dönüşmesi konusunda hem işverenin hem çalışanların eksik davrandıklarını gözlemledik. Örneğin gittiğim bir iş kazasında bir tünel girişinde işçi yerde yatıyor, kaskı da yanındaki ağaçta asılı duruyor ve 2 yumruğumdan biraz büyükçe bir taş tünel inşaatının üzerindeki toprak kaymasından dolayı tepeden kafasına düşüyor. Yaptığımız incelemede kafasında bu koruyucu kask takılı olmuş olsa bu kişinin çok hafif bir travma ile bu kazayı atlatabileceği noktasındaydı. Ve bunu ben zaman zaman öğrencilerimize derslerde de anlatıyorum. Yani işverenlerimiz şu noktada kalabiliyor, ben gerekli eğitimleri verdim, gerekli önlemleri aldım. Bu bizim için yeterli değil. Bu önlemlerin uygulanmasının sorumluluğu da işverenlerde. İş verenlerimiz iş sağlığı ve güvenliği bakımından kusursuz sorumluluk dediğimiz hukukun bir yaptırımı altındadırlar. Bir işyerinde gerçekleşen her olayda işverenin sorumluluğu devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Bilirkişi olarak gittiği kazalardan örnekler vererek konuşmasında devam eden Rektör Korkmaz; “İş kazaları ve meslek hastalıklarında dünyadaki kayıplar küresel gayri safi milli hasılanın %4’ü ile %6 arasında değişiyor. Yani bütün küresel gelirlerin %6’ya tekabül eden miktarı azımsanamayacak bir miktar. Ben bazen bu mevzuat karşısında iş güvenliği önlemi almadan işyerinde işçi çalıştıran ya da kayıt dışı işçi çalıştıran işverenlerimizi gördüğümüz zaman hayretle onlara “Siz bir iş kazasının sonucundaki olayın aile ve sosyal dram konusunu geçiyorum, mali sorumluluklarını bilseniz buna cesaret etmezsiniz” diyorum. Bu gerçekten asla taviz verilebilecek ya da görmezden gelinebilecek bir konu değil. Projemiz boyunca akademisyenlerimiz, Sivil Toplum Örgütlerimiz, Organize Sanayi Bölgemizde özellikle mermer sektöründe çalışan, mermer sektöründeki işletme sahiplerimiz, yöneticilerimiz, işveren vekillerimiz ve özellikle çalışanlarımız nezdinde çok sayıda faaliyet, program ve eğitimleri bu süre içerisinde yapacağız ve bu istatistiklere yansıyan vakaların azaltılması konusunda hep beraber ortak bir akılla iki şehrin bu konudaki yetkili kurumlarıyla işbirliği içerisinde yoğun faaliyet ve çalışmalarımızı sürdürerek burada biz de bir nebzede olsa üzerimize düşen toplumsal sorumluluğumuzu, kurumsal sorumluluğumuzu yerine getirme fırsatı elde edeceğiz. Ben bu vesile ile bugün açılış programımıza katılan şehrimizin, Isparta’mızın değişik görevlerinde bulunan arkadaşlarımıza, dostlarımıza kısaca hepinize teşekkür ediyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Daha sonra Bucak OSB Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Yalçın Meçikoğlu, Burdur OSB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İzzet Boyacıoğlu ve Isparta Süleyman Demirel OSB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Karabulut birer konuşma yaparak, hem kendi bünyelerindeki OSB’lerden bahsettiler, hem de iş sağlığı ve güvenliği konusunda eğitimin önemine vurgu yaptılar.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Burhanettin Kurt da bir konuşma yaparak; “Genel Müdürlüğümüzün hazırlamış olduğu ve aynı zamanda da faydalanıcısı olduğu toplam bütçesi 17.6 milyon Euro ile şu ana kadar ülkemizdeki en büyük bütçeli iş sağlığı ve güvenliği projesi olan özellikle madencilik sektöründe iş sağlığı ve güvenliği geliştirilmesi projesi kapsamında hibe bileşeni altında destekten faydalanmaya hak kazanmış olan “İşimdeyim Güvendeyim Projesi”nin açılışında sizlerle olmaktan mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Toplamda 450’nin üzerinde başvuru yapılan hibe projeleri arasında seçilen, ilk 37 proje arasına giren “İşimdeyim Güvendeyim Projesi"nin faydalanıcısı olan SDÜ başta olmak üzere MAKÜ, Isparta ve Burdur illerinin OSB Yönetimleri ve projede yer alan tüm paydaşları tebrik ediyorum. Projede hedeflenen gaye ve amaçlara da ulaşılmasını temenni ediyorum. Projenin İş Sağlığı ve Güvenliği farkındalığının artırılması, çalışma ortam şartlarının iyileştirilmesine katkıda bulunması, ilgili tüm paydaşları kapsayarak sosyal diyaloğa katkı sağlayacak bir proje olması ve tüm bu hedeflerin akademik pencereden yaklaşılarak gerçekleştirilecek olması büyük bir anlam ifade ediyor.

Son iki yıldır çok zorlu bir süreçten geçiyoruz. Bu küresel salgın süreci içerisinde ekonomik hayatın olumsuz etkilerini de azaltmak adına önemli çalışmalar yürütülüyor. Bu çalışmaların bir tanesi de özellikle bulaş riskinin yoğun olarak yaşanabileceği sektörler üzerinde yaklaşık 24 sektörde teknik rehberler hazırladık ve sokağa çıkma kısıtlamalarının olduğu dönemlerde de iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerine de ayrıcalıklar sağlayarak hizmet etme noktasında aktif olmalarını sağladık. Bu vesile ile ülkemizdeki ekonomik hayatın bu küresel salgın döneminden en az etkilenerek dünyada olumlu büyüme sağlayan birkaç ülkeden olduğunu görüyoruz. Bu da aslında şunu gösteriyor, iş sağlığı ve güvenliği sadece çalışanı değil, aynı zamanda işi de koruyor, işyerini de koruyor, işvereni de koruyor ve ülkemizin ekonomisini de koruyor. İşverenlerimiz muhakkak ama muhakkak işyerinde yapılacak olan iş sağlığı ve güvenliği harcamalarını bir maliyet görmemeli, bir yatırım olarak görmeli. Bu anlayışı tüm işyerlerimizde sağladığımız zaman, öğrencilerimizin de güvensiz davranışlarını güvenli şekle çevirecek şekilde mezun ederek çalışma hayatı içerisinde bu şekilde çalışmalarını sağlayarak çok kısa süreler içerisinde iş sağlığı ve güvenliği kültürünü toplumda oluşturabileceğimize inanıyorum” dedi.

Son olarak Isparta SDÜ Rektörü Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı da bir konuşma yaptı. Rektör Çarıkçı konuşmasında; “Bu proje ve bu tür projeler aslında bizim ülkemizin kültürü olarak son 20-25 yıldır belki son 15 yılda daha fazla gördüğü proje kültürünün parçası olan işler, yani biz bunlara çok alışkın değiliz. Şu anda burada hep böyle hayalini kurduğumuz belki 10-15 yıl önce neden olmuyor dediğimiz bazı işleri reel olarak yapabildiğimizi gösteriyoruz. Yani üniversitede, Ankara’da kamu örgütü, icracı örgütler, Bakanlıklar ve sektörün önde gelen temsilcileri OSB’ler ortak iş yapabiliyoruz. Son yıllarda bu iş birliğinin gayet mantıklı platformlarda çok mantıklı düzlemlerde desteklenecek işlerde bazen kendimizi sert olarak eleştiriyoruz. Aslında bu iyi bir şey. Bu kültürün yaygınlaşmasının hem sektöre, hem üniversitelere, hem de kamu örgütlerine çok faydası olacağını, toplumsal bir katkıya dönüşeceğini düşünüyorum. Bu tür projelerden mucizeler beklemeyelim. Proje bittikten sonra bir sihirli değnek varmışçasına herkes davranışını huyunu değiştirecek değil ama biz bunları sıklıkla ve ısrarla beklentimizi belli ölçülerde makul seviyelerde tutarsak ve sürekli yaparsak göreceksiniz yani 10 yıl önceki gündemimiz 10 yıl sonra çok daha farklı bir gündeme dönüşecek. Nesiller de dönüştüğü için, iş dünyası da dönüştüğü için, üniversiteler de dönüştüğü için daha iyi şeyler yapacağız” ifadelerini kullandı.

Toplantıdan sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Burhanettin Kurt Rektör Prof. Dr. Adem Korkmaz’ı makamında ziyaret etti. Karşılıklı fikir alışverişinin yapıldığı ziyarette Rektör Korkmaz Genel Müdür Yardımcısı Burhanettin Kurt’a el dikimi top ve MAKÜ çiftlik ürünlerinden hediye etti.