Kasko sigortası yaptırmak, araç sahiplerinin olası maddi kayıplara karşı kendilerini güvence altına almalarını sağlayan önemli bir adımdır. Bir aracın belirli bir maddi değere sahip olması, onun beklenmedik risklere karşı korunmasını gerekli kılar. Kasko sigortası ile çeşitli riskleri sigorta şirketine devretmek hem ekonomik açıdan hem de huzur açısından akıllıca bir tercih olarak öne çıkar. Ancak, bazı araç sahipleri, yaşadıkları bölgenin güvenli olduğunu düşünerek, kendi sürüşlerine fazlasıyla güvendikleri ya da kasko primlerini bütçelerine eklemek istemedikleri için sigorta yaptırmaktan vazgeçebilirler.
Hayatın akışı içerisinde kimi zaman bu tercihin doğruluğu düşünülse de beklenmedik ve istenmeyen bir olay hiç hesaba katılmayan bir anda gerçekleşebilir. Bu tür bir durumda, araç sahibinin yıllar içinde biriktirdiği tasarruflar bir anda kaybolabilir. Üstelik araç hasarının yanı sıra karşılaşılabilecek tedavi masrafları, tazminatlar gibi ek mali yükler de ortaya çıkabilir. Bu noktada ise, küçük birikim uğruna kasko primi ödemekten kaçınmanın gerçekten mantıklı olup olmadığı sorusu gündeme gelir.
Kasko Sigortası Yaptırmak Neden Gerekli?
Kasko sorgulama yapmak, poliçenin düzenlenmesi ve devamında güven hissi içerisinde sigortalanmış aracı kullanmak oldukça kolay ve olası riskleri düşünüldüğünde gayet gerçekçi bir davranıştır. Kasko ana teminatlarından olan çarpma, çarpışma, çalınma veya yangın gibi pek çok risk gayet makul bir prim tutarı üzerinden sigorta şirketine devredilir. Böylece ileride oluşması muhtemel risklerin getireceği ve büyüklüğü hiçbir zaman tahmin edilemeyecek maddi kayıplar teminat altına alınmış olur.
Vadesi ve tutarı bilinmeyen korkunç maliyetler yerine belirli bir ödeme planı içerisinde kasko sigortası primi ödemek çok daha mantıklı bir seçim olacaktır. Kasko ana teminatlarının yanı sıra ihtiyaç duyulan ek teminatlar da poliçeye eklenebilir ve bu sayede çok daha geniş kapsamlı bir güvence elde edilmiş olur.
Kasko sigortası teminatlarının dışında poliçelerin ve sigorta şirketlerinin kendilerine özgü koşullarla sunduğu başka avantajlar da vardır. İkame araç, yol yardımı, hasar durumunda ulaşım ve konaklama hizmeti gibi pek çok fayda sigortalının kullanımına sunulur. Bu kadar geniş bir güvenceyi elde etmek yerine tüm riskleri göze alıp kaskosuz olarak araca binmek büyük cesaret olarak kabul edilebilir.
Kaskosuzken Yaşanan Pişmanlıklar
Kaskosuzken aracı hasar görenler için pişmanlık hissi üzüntü ile birleşince ciddi bir yıkıma dönüşür. Hasarın boyutu büyüdükçe bu olumsuz duygular iyiden iyiye artar. Ve doğal bir insani refleks ile geriye dönük kararlar ve kurulan cümleler sorgulanmaya başlar. Muhtemelen böyle bir problemi yaşayan çoğu kişinin ortak pişmanlık noktası, “ne gereği var şimdi bu masrafın” dediği anlardır.
Pişmanlık duygusu kimi zaman da yaptırmak isteyen ancak zamanında harekete geçmeyenlerde ortaya çıkar. “Keşke ertelemeseydim, keşke o zaman yaptırsaydım” diyenlerin yaşadığı durum da tıpkı “ne gereği var şimdi bu masrafın” diyenler ile aynıdır. Her iki pişmanlık da para edecek cinsten değildir.
Bir de ben zaten çok sınırlı olarak araç kullanıyorum ve geri kalan zamanlarda da aracım kapalı garajda duruyor diye olaya yaklaşanların pişmanlığı vardır. Yıllık periyotta aracını az kullanmak risklerin ortadan kalktığı anlamına gelmez. Kaza veya diğer hasarların oluşması anlık bir durumdur ve zamanı geri almanın imkânı olmadığı gibi hasarı da geri almak mümkün değildir. Bu araç sahiplerinin pişmanlık cümlesi ise muhtemelen “keşke kasko yaptırsaydım” olacaktır.
Gerçekten de sebebi ne olursa olsun kaskosuzluk pişmanlıktır. Defalarca bir şey olmamış olması bir gün o riskin gerçekleşmesini engellemez. Zaten kasko diğer zamanlarda değil risk ile karşı karşıya kalındığında ihtiyaç duyulacak bir güvencedir.