Burdur Haberleri

İYİ Parti Burdur'dan Kadın Cinayetlerine Sert Tepki

İYİ Parti Burdur İl Başkanı Namık Kemal Özkan, kadın cinayetlerine karşı sert açıklamalarda bulundu.

Abone Ol

İYİ Parti Burdur İl Başkanı Namık Kemal Özkan, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerini gündeme getiren bir basın açıklaması yaptı.

Yapılan açıklamada ;

Ülkemizin en can yakıcı gündem başlıklarından olan, iktidar ve ortaklarının ellerindeki tüm iletişim aygıtları ile oluşturdukları yapay gündemlerin gölgesinde unutturmaya çalıştıkları, sorunu ve tedbirlerini de göz ardı ederek kadınların göz göre göre katledilmesine seyirci kaldıkları “kadın cinayetlerini” gündemde tutmak ve çözüm önerilerimizi kamuoyu ile paylaşmak için huzurlarınızdayız.

2025 yılının ilk 7 ayında; şüpheli ölümler dahil olmak üzere 342 kadın öldürüldü. Sadece son 13 gün içinde bile 15 kadın öldürüldü. Ve bu 15 kadından sadece 3 tanesi, kağıt üzerinde kalan “koruma kararlarına” sığınmışlardı. Bu rakamlar, hiçbir tedbir almayan, aldığı sözde tedbirleri de uygulamaktan aciz olan iktidarın utanç vesikasıdır. Arkamda fotoğraflarını gördüğünüz; Hayattan ve aramızdan kopartılan 15 kadın, 15 hayat, 15 hayal, 15 umut, 15 Türkiye gerçeğinin isimlerini sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Cinayete Kurban Giden Kadınların İsimleri

Nazlı söylemez uyurken çocuklarıyla birlikte kocası tarafından öldürüldü.

Sinem Topaloğlu boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından öldürüldü.

Yasemin Budak Diyarbakır’da aile meclisi kararıyla öldürüldü.

Didem Örs Alacı eşi tarafından çocuğuyla birlikte öldürüldü.

Saliha Akkaş boşanma aşamasındaki eşi tarafından öldürüldü.

Fatıma Rahmani erkek arkadaşı tarafından öldürüldü.

Gonca Avcı boşanma aşamasındaki eşi tarafından öldürüldü.

Tuğba Sağlam eşi tarafından öldürüldü.

Neşe Karakaya kocası tarafından öldürüldü.

Nilüfer Tuzlulu oğlu tarafından öldürüldü.

Songül Perçem bir erkek tarafından öldürüldü.

Doktor Semra Derya, Sedanur Bağdigen, Ezgi El, Teslime Hanedan ise “şüpheli ölüm” olarak kayıtlara geçtiler.

2020 yılında 21 yaşındaki Ceyda Yüksel’i, katleden sapık katil Serkan Dindar’a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası; daha dün Yargıtay tarafından “suçun elem ve öfke ile işlendiği gerekçesi ile 18 yıla indirilmiştir.

Üzülerek ifade etmeliyiz ki; Hukuk sistemimiz, kadınları değil failleri koruyan daha da ileri giderek kayıran bir hale gelmiştir. Kamuoyuna hatırlatmak adına; 22 yıllık iktidarlarının sonunda; AK Parti tarafından TBMM’de “Kadına karşı şiddet ve ayrımcılığı araştırma komisyonu” kurulmuş, Komisyonun başına da erkek bir milletvekili getirilmişti.

9 ay süren komisyon çalışmaları 3 Temmuz tarihinde tamamlanmış, hazırlanan rapor, TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş’a sunulmuştu. 3 Temmuz’dan bugüne kadar ise 76 kadın daha öldürüldü. 23 yıllık AK Parti iktidarı, ülkemizi her geçen gün gittikçe artan bir karanlığa sürüklerken bu karanlığın içinde en çok kadınlar ve çocuklarımız kayboluyorlar.

İktidarın her kadın cinayetinden sonra slogan haline getirdiği o alışıldık “Sıfır Tolerans” sözünün; gerçek hayattaki ve sahadaki karşılığı; “Sıfır Tedbir”, “Sıfır Koruma”, “Sıfır Adalet”. “Aile Yılı” sloganıyla kadını, evde, çocuk ve mutfakla sınırlamaya çalışan iktidar zihniyeti, Kadını birey olarak değil aile kurumunda bir figür olarak konumlayarak; “Kadına Karşı Şiddetin” cüret alanını yaratmaktadır.

Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği de “Kadına Şiddetin” yol taşlarını döşemektedir. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Endonezya bile; 2025 yılı “Cinsiyet Eşitliği Endeksi’nde” 148 ülke arasında 135. Sırada yer alan Türkiye’nin önünde yer almaktadırlar.

Sadece bu endeks ve sonuçlarının bile ilk okuması; Türkiye’de kadının yaşam hakkı başta olmak üzere bütün haklarında ortaçağ karanlığına sürüklendiğimizi ortaya koymaktadır.

Bu tabloyu yaratanlar, bu tablodan mahcup olmayanlar. Aymazlıklarının sonucu olarak bugün hâlâ koltuklarında oturmaktadırlar. Kadınların, gerek iş gücüne katılımları gerekse siyasette yer almaları özellikle alt sınırda tutulmaktadır.

Kadınları ekonomik olarak bağımlı hale getiren sistem ve sistemin mimarları ise her fırsatta “Eşitlik” vurgusu ile Türk kadının aklı ve iradesi ile adeta dalga geçmektedirler. Kadını mülk gibi gören, Kadının birey olması gerçeğini hiçe sayan, Kadının haklarını adeta gasp eden, Kadını korumayan, katillere iyi hal indirimleri ile cesaret veren, şiddeti cezalandırmayarak kalkan ellere cüret veren zihniyetin siyasi sorumlusu doğrudan, amasız fakatsız lakinsiz AK Parti iktidarının ta kendisidir.

  • 6284 sayılı Kanun tavizsiz uygulanmalı,
  • Bu kanunu uygulayacak tüm birimler ve kamu görevlileri eksiksiz denetlenmeli,
  • Uygulayıcının inisiyatif alanları ortadan kaldırılmalı,
  • İstanbul Sözleşmesinin sağladığı uluslararası denetime imkan sağlanmalı,
  • Kadın cinayeti ve kadına karşı şiddette “Haksız tahrik” ve “iyi hal” indirimine son verilmeli,
  • Şiddet izleme ve önleme merkezleri ve sığınma evleri etkin bir şekilde yeter sayıda hizmet vermeli,
  • Kadının, statüsü güçlendirilerek eşit bir birey olarak toplumsal yaşamın her alanında, yer alması için ivedi tedbirler alınmalı ve derhal uygulamaya konulmalıdır.

Çünkü biliyoruz ki; kadın özgür olmadığı yerde hiç kimse özgür değildir. Kadını güçlü kılmayan milletler güçlü değildir. Kadının öldüğü toplum, değerlerini öldürmüş demektir. Kadınlar ölmek istemiyor, özgür demokratik ve eşit birey olarak toplumda hak ettikleri gibi yaşamak istiyor.

Bunu temin etmek İYİ Parti’nin en önemli sorumluluklarından biridir ve bunu için de her platformda mücadele etmiş ve etmeye devam edecektir.