Anılarını, en yakınlarını hatta yaşamın gerekliliklerini unutmak yaş aldıkça ortaya çıkan hastalıklardan olan demansın getirdiği sonuçlar. Dijitali hayatımıza aldığımızdan beri ise unutkanlık genç yaşlardan itibaren hızla yayılıyor. Alman bir sinirbilimci bu durumu dijital demans olarak tanımlıyor. Farkında olalım ya da olmayalım son yıllarda dijital dünyanın ele geçirdiği bir sistemde yaşıyoruz. Adresleri bulmak, telefon numaralarını unutmamak, hesaplarımızı yapmak ve daha birçok günlük rutinimizi uygulamak için teknolojiden yardım alıyoruz. Bu durum bir dizi tartışmayı beraberinde getiriyor. Bunlardan biri de elektronik cihazların bilişsel yeteneklerimizi bozup bozmadığı yönünde... Alman sinirbilimci Manfred Spitzer bu belirsizlik haline 2012 yılında “Hepimiz dijital bunama durumunda mıyız?” sorusuyla cevap arıyor. “Dijital demans” terimi de böyle ortaya çıkıyor. Peki, bu tanım hepimizin aklına gelen demans hastalığı yani halk arasında bilinen adıyla bunamayla ne kadar ilintili? Bu soru ve daha fazlasını konuyla yakından ilgilenen Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzman Dr. Celal Şalçini ile konuştuk. “Dijital demans bu yüzyılın görmezden gelinen salgını” Şalçini, öncelikle dijital demansı günümüzün pandemisi olarak tanımlıyor. Yani, bilişsel yeteneklerin bozulmasına neden olan dijital teknolojinin aşırı kullanımı işte bu salgına neden oluyor. “Özellikle COVID-19 salgınının bizi eve hapsederek teknolojiye yönelik bağımızın artmasına neden oldu. Değişen dünyada uzaktan eğitim ve online iş imkanları arttı. Ayrıca son zamanlarda yapay zekanın baş döndürücü hızla artması teknolojiye bağımlılığımızı artırmakta ve dijital demans salgınının etkilerini hızlandırıyor. Dijital demans, bu yüzyılın görmezden gelinen bir salgını ve bu da gelecek nesillerimizi etkiliyor.” Başta Alzheimer hastalığı olmak üzere bunama yelpazesindeki hastalıklar yaşla birlikte artarken, dijital demans gelişen beyinleri olan çocukları bile etkileyebiliyor. “Hepimiz dijital bunama durumundayız” “Bugün hepimiz, temel günlük görevleri bile tamamlayamayacak kadar dikkatimizin dağıldığı dijital bunama durumundayız” diyor Şalçini. Peki, dijital demans bildiğimiz bunama hastalığı mı? Şalçini, bunamanın beynin fizyolojik yapısının küçülmeyle gerçekleştiğini söylüyor. Yani aslında genelde yaşlı insanlarda görülen bunama hastalığının etkileri tam olarak dijital demans etkileriyle aynı değil. “Başta Alzheimer hastalığı olmak üzere bunama yelpazesindeki hastalıklar yaşla birlikte artarken, dijital demans gelişen beyinleri olan çocukları bile etkileyebiliyor. Elektronik cihazların genç yaşta aşırı kullanımı, doktorlar ve psikologlar için artan bir endişe kaynağıdır. Sosyal izolasyon, hareket eksikliği, öfke, kısa süreli hafıza kaybı, gelişimsel gecikmeler dijital demansın belirtilerinden bazılarıdır.” Dijital bunamamak için ne yapmak gerekiyor? Okullarda kaçınılmaz olarak teknoloji kullanımının giderek arttığını belirtiyor Şalçini ve önerilerini şöyle sıralıyor: “Gelecek nesillere teknolojiyi akıllıca kullanmayı öğretmek gerekiyor. Çalışmalar basılı materyalleri okumanın, okuduğunu anlamayı artırdığını gösteriyor. Bu sebeple okumak için tablet ve akıllı telefon yerine dergi, çizgi roman, gazete gibi basılı medyanın daha fazla kullanılması teşvik edilmeli.” Gelecek nesillere teknolojiyi akıllıca kullanmayı öğretmek gerekiyor. Çalışmalar basılı materyalleri okumanın, okuduğunu anlamayı artırdığını gösteriyor. Değişim bizimle başlar Beyni aktif ve sağlıklı tutmak için oyun oynama ve egzersiz yapmak son derece önemli. Bu duruma dikkati çeken Şalçini sözlerini tamamlarken beynimize iyi bakmak için oynanması gereken oyunları da sıralıyor: “Açık hava sporları gerçek zamanlı problemleri çözmeye teşvik eder. Çocukların teknolojik cihazlarda sadece dikkat artırıcı ve reaksiyon temelli oyunlar yerine en azından düşünmeye ve problem çözmeye izin veren satranç, scrabble, yapboz gibi oyunları oynamaları teşvik edilmeli. Ayrıca çocuklar ebeveynlerinin aynasıdır, gördüğünü uygular, duyduğunu değil. Değişim bizimle başlar.” TRT Haber