ÖZ-EV Emlak Öznur Kızıldağ, Gazetemize emlak sektörünü değerlendirdi. Burdur şehir merkezi, her ne kadar hepimizin arzuladığı kadar (komşu illerimiz Antalya, Denizli ve Isparta) geliştiğini, büyüdüğünü düşünmesek de; 100 bin’e yaklaşan nüfusuyla yapı sektörü son yılların en hızlı gelişen alanlarından biri... Burdur merkezde gayrimenkul sektörü her zaman vatandaşın yatırım için, tasarruf ve parasını değerlendirmek için de cazip olmuştur. Son yıllarda nüfus artışıyla birlikte yeni yapıların giderek ağırlık kazandığı Burdur kent merkezinde özellikle üniversite öğrenci sayılarının da artmasıyla inşaat ve emlakçılık sektörü öne çıkan uğraşlardan biri oldu. Geçtiğimiz günlerde Hükümetin emlak sektörünü düzenlemeyi amaçlayan Emlakçı Yetki Belgesi yeniliği getiren uygulamayı şehrimizdeki emlakçılardan Öznur Kızıldağ ile konuştuk. Burdur’daki kadın emlakçılardan Öz-Ev Emlak İşletmesi sahibi Öznur Kızıldağ emlak sektörünü, yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini gazetemize anlattı. Gazetemiz muhabiri M. Fatih Başcı’ya konuşan Öznur Kızıldağ, emlak sektörünün kayıt altına alınması gerektiğini, her önüne gelenin kolayca emlakçı olamayacağını, emlakçıların da örgütlü bir gücü, kuruluşu olması gerektiğini dile getirdi. Öznur Kızıldağ’ın açıklamalarında öne çıkan pasajlar şöyle: “Her yer ayakçı emlakçı oldu” Emlak yetki belgesi iyi oldu ama halen daha lokantalarda, mağazalarda, marketlerde kiralık-satılık ilanları asılıyor. Biz fatura kesiyoruz, stopaj ödüyoruz, devlete vergi ödüyoruz. Biz her saatığımız yerin faturasını belgelendirirken her yer ayakçı emlakçı oldu. Biz bu ayakçı emlakçılardan bıktık. Bu marketlere, lokantalara asılan ilanlar neye dayanarak yapılıyor. Yetkililer bunları görmüyor mu? Biz emlakçıysak bıraksınlar işimizi yapalım. Her- kes mi emlakçı olur? Burdur'da bizim sayabildiğimiz resmi olarak 58 emlakçı varmış. Sayamadığımız ayakçı gayri resmi emlakçılar ise 200'ün üzerinde, hatta daha fazla. Biz vergimizi ödüyoruz. Peki bunlar ne yapıyor? "ee işte ben sana müşteri getiririm, komisyonun yarısını alırım" diyorlar. Tabi yarısını alıyor, suya sabuna dokunmuyor. Biz ke- siyoruz faturayı, bir ödüyoruz KDV'yi, biz ödüyoruz vergiyi ama bunlar parayı alıp cebine koyuyor. Ben o yüzden ayakçılarla çalışmıyorum. Bunun önüne geçmek için de bütün emlakçıların ayakçılarla çalışmaması gerekiyor. "Yetki belgesinin amacı" Yetki belgesinin amacı vergi kaçakçılığını önlemekti. Adam 500 liraya ev satıyor 200 lira fatura kesiyordu. Çoğu kişi de fatura kesmiyordu bunun önüne geçmek, ayakçıların önüne geçmek için bu belge. Ama yürürlüğe girmediği için hala daha bunlar devam ediyor. Şu an düşününce boşu boşuna mı aldık bu belgeyi diyorum. Boşu boşuna sınava çalıştık, boşu boşuna sınava girdik, boşu boşuna belge aldık. Kimse bana gelerek sizin yetki belgeniz varmı? diye sormadı. Yetki belgesi acilen yürürlüğe girmeli ve denetim olması lazım. “Bu işi yapacak olan herkes Yetki Belgesini alacak” İnternete Emlak Yetki Belgesi olmadan ilan yükleyemeceksiniz diye bir şey gelmişti ama geldi geçti, daha devreye girmedi. İnternet üzerinden ilan verilen sitelere yetki belgesi olmadan kimse ilan yükleyemesin. Böyle olursa hem ayakçı emlakçılığın hem de vergi kaçakçılığının önüne geçilmiş olur. Bununla ilgili bir şey yapılmazsa bunun önüne geçilmez. Biz fatura kesiyorsak, dükkanımıza kiramızı ödüyorsak, stopaj ödüyorsak, devlete vergi ödüyorsak bunun da önüne geçilmeli. Bu işi yapacak olan herkes Yetki Belgesini alacak. “Elimizi çarptığımız yer emlakçı çıkıyor” Bu yetki belgesi madem zorunlu kılındı, bunun için ne önlem varsa alınsın. Yetki belgesi olmadıktan sonra internete falan ilan yüklenmesin. Galericilere de aynı şekilde yapıldı, bize de yapıldı. Bu belgeleri boşa almış olmayalım. Madem böyle olacak bu iş denetimler yapılsın, belgesiz emlakçı olmasın, ilan yükleyemesin. Elimizi çarptığımız yer emlakçı çıkıyor artık. “Benim meslek olarak gördüğüm işi insanlar ek gelir olarak görüyor” 12 senelik emlakçıyım. Emlak Belgesini alalı da 12 sene oluyor. Bize şu anda yetki belgesi ve yeterlilik belgesi verildi. Bunlar ücretli kendimiz alıyoruz. Sözlü ve yazılı olmak üzere sınavına giriyorsun almak için biz alıyoruz ama yan gelirciler belgesi olmadan ev alıp satıyor. Bizde ev geçindiriyoruz, bizde çocuk yetiştiriyoruz. İnsanlar emekli olmuş yan gelir yapıyor. Bu iş benim mesleğim, ben emlakçılığı meslek olarak gördüm yan gelir olarak değil! Benim meslek olarak gördüğüm işi insanlar ek gelir olarak gördüğü için sıkıntı var. Ben burada işimi yapıyorum. Onlar olsada olur olmasa da diyor. “Emlak Odası olmayışı, örgütlü güç eksikliği, emlak sektörünün en büyük sorunlarından biri” 1 ev aynı anda 3-4 emlakçıya veriliyor. Tek emlakçı ile de çalışmıyorlar ve emlakçılar orada da çakışıyor. Ev sahibi, mal sahibi 3-5 emlakçıya veriyor evi bizim birbirimizden haberimiz yok, hepimizde birer anahtar. En son böyle bir şey yaşadık. Ben girdik, başka emlakçı girdi, bir başka emlakçı girdi 3 tane emlakçı aynı evdeydik. Bunun da önüne geçilmesi lazım. Herkes çalışıyorsa bir emlakçıyla çalışsın. En azından kendi meslektaşlarımız arasında sıkıntı olmasın. Şu da var emlakçı meslektaşlarımız bile birbirinin evine giriyor. Evde afiş var, tabela var ona rağmen eve giriyor. Bunun da yapılmaması, olmaması lazım. Bizim odamız yok. Maalesef emlakçıların bağlı olduğu bir Oda yok. Düşünün yani Burdur'da Emlakçılar Odası yok. Burdur'da odayı kurmak için 500 tane emlakçı olması gerekiyormuş. Bizim Burdur'un nüfusu ne kadar ki o kadar emlakçı olacak. Emlak Odası için ya Isparta'ya bağlanın ya da Antalya'ya bağlanın diyorlar. Burdur'da emlak odası bile kuramıyoruz. Ben emlakçıyım demirciler odasına kayıtlıyım. Odamız olsa emlakçılar olarak birbirimizin evine de girmeyiz. “Faizler düştüğünde satılmayacak dediğim evler bile satıldı” Faizler 0,64'lere düştüğünde ben 12 senelik emlakçı olmama rağmen hiç hayatımda bu kadar ev satmamıştım. O 1 ay içinde satılmayacak dediğim evler bile satıldı. Bu fiyatlara gitmez dediğim yerler bile satıldı. O 1 aylık süre gerçekten çok iyi satıldı. Faizler   düştü, emlak uçtu. Yani değişen bir şey olmadı aslında biri inerken biri çıktı, biri çıkarken biri indi. Şimdi'de emlak fiyatı biraz düştü, faizler yükseldi. Bu hep böyle ters orantı zaten biri iniyor, biri çıkıyor. Çok değişen bir şey olmadı açıkcası. Ne oldu? insanlar kalktı 300 liralık eve 500 lira, 500 liralık eve 600 lira dedi. Hep 100 lira 100 lira konuldu üzerine. Ee bunların üzerine de bu kadar fiyat konulunca ne oldu? Hepisinin Allah yardımcısı olsun ama kredilerde sıkıntılar yaşıyorlar. Asıl şu 1 yıl ötelemeli kredi verildi, emlak konut kredisi mesela işte asıl o zaman kötü olacak. Ayaklar yorgana göre uzatılmadı. 5000 lira geliri olan bir vatandaş 400.000-500.000 liralık ev aldı. Zaten 300.000'den aşağı evde yok. Şu anda emlakçılık hızlı piyasanın ardından bir anda bıçak gibi durdu. Faizler düştüğünde iyiydi, faizler yükseldi şu an iş yok. Öğrencinin olmaması o bilinmezlikden dolayı apartlar boş. Satışları etkiledi bu süreç öğrenci gelmeyince apart satışları durdu. Önceden peynir, ekmek gibi apart satılıyordu, şimdi artık o satışlar yok. “Küçük yerde emlakçılık yapmak çok zor” Burdur'da herkes birbirini tanıyor, gidersin bir daireyi gösterirsin tanıdık çıkar. Yanında müşteri vardır hemen derki "o filanın evi, o şunun evi" Burdur'da herkes her şeyi bilir. Burdur küçük bir yer olduğu için, küçük yerde emlakçılık yapmak çok zor. Ben evi emlakçıya verdim, onunla görüşün diyen insanlar beş parmağımızı geçmeyecek neredeyse. Diğerleri biz götürüyoruz, getiriyoruz sonra aradan çıkarılıyoruz. Ben belki günde 2 defa, 3 defa Emek Mahallesi'ne gidiyorum, araba ile getirip, götürüyorum. "ee naptınız? bir evi gösterdiniz?" diyor. Ben o eve belki 50 kişiyi götürüyorum ama o evi 1 kişi alıyor. İşte bunu da görenler emlakçılığı çok basit bir sanıyorlar. "Deprem ve koronavirüs, az katlı ve müstakil binalara talebi artırdı" Mart ayından bu yana ülke genelinde baş gösteren koronavirüs salgını yüzünden müstakil, bahçeli evlere ve arazilere aşırı rağbet vardı..... 6.6 büyüklüğündeki yaşanan İzmir Depremi sonrassonrası az katlı ve müstakil binalara talep artarken, satın alımlarda ve kiralamalarda özellikle 6-7 yaş ve altı konutlar tercih edilmeye başlandı. -Muhammet Fatih Başcı