Hayatın içinde karşımıza çıkan sorunları nasıl çözdüğümüz yaşam kalitemizi belirler. Ruhsal dayanıklılık ve esneklik çocuklara öğretmemiz gereken önemli becerilerden biridir. Kimileri sıkıntılar karşısında dağılırken kimileri bir şekilde sıkıntılardan başarıyla çıkabiliyor. Özellikle insan kapasitesini, doygunluğu ve sağlıklı gelişimi temeline alan pozitif psikoloji, insanları yalnızca güçlüklerin etkisinden koruyan değil, aynı zamanda da gelişimlerine katkıda bulunan duygusal özellikleri anlamaya odaklanıyor. Bu koruyucu duygusal zırhın ismi, dayanıklılık ya da direnç. Söz konusu çocuklarda dayanıklılığı artırmak olduğunda, ne kadar erken hareket edilirse, o kadar iyi. Çocuklar, beyinleri ve kişilikleri henüz gelişim aşamasında olduğundan değişime daha yatkınlar ve stres kaynaklarına sıklıkla maruz kaldıkları düşünüldüğünde, olumsuz sonuçları minimize etmek adına onları direnç aracı ile erken yaşta donatmak çok daha mantıklı. Çocuklarda dayanıklılık ne demektir? Tarihsel açıdan bakıldığında, dayanıklılık kavramı yeni bir şey değil. İnsanlık tarihi, büyük zorlukların üstesinden gelen insanların büyüleyici hikayeleri ile dolu. Tarihte duygusal açıdan güçlü çocukları tanımlamak amacıyla birçok terim öne sürüldü: Strese dayanıklı ya da olayları zarar görmeyen atlatabilen gibi... Ancak direnç odaklı literatürün erken öncülerinden George Vaillant, çocuktaki travma deneyimlerine anlayışsızlık getirdiğini düşündüğü ‘zarar görmeyen’ tarzı kavramlardan hoşnut olmadı ve ‘direnç’ teriminin kullanılmasını önerdi ki bu terim, o günden beri sosyal bilimciler tarafından kullanılmakta. Bilim insanları tarafından birkaç dayanıklılık tanımı öne sürülse de hem yetişkinleri hem de çocukları kapsayan ve en yaygın şekilde kabul gören tanım şöyle: Dayanıklılık, zorlu ya da tehdit edici şartlar altında bile kişinin sahip olduğu başarılı uyum süreci, kapasitesi ve sonucudur. Çocuklar, güçlüklere rağmen toplum yanlısı gelişimi deneyimleyebildiklerinde dayanıklı olarak tanımlanırlar. Dayanıklılık, otomatik değil, öğrenilmiş bir davranış türüdür; stresli anlarda içselleştirilir ve uygulanır. Böylelikle dirençli bireylerin ekstrem mücadele koşullarında hayatta kalması ve kaldığı yerden devam etmesi daha kolaydır. Ve tüm psikolojik olgularda olduğu gibi, dayanıklılık konsepti de basit değildir. Dayanıklılık, spesifik durumlara göre değişen beceri türlerinin dahil olduğu çok yönlü bir kavramdır. Dayanıklılık neden bu denli önemli? Kesinliğinden daima emin olabileceğimiz bir şey varsa, o da güçlüklerin kaçınılmazlığıdır. Her neslin kendine has mücadele konuları olsa da günümüz gençlerinin karşı karşıya kaldığı talepler, kaygılar ve baskıların sağlıklı gelişim açısından özellikle etkili olduğunu söylemek yanlış olmaz. İyi haber şu ki kötü şeyler yaşansa dahi, daima kontrol edebileceğimiz bir şey var: tepkilerimiz. Bireyler bu tip durumlar karşısında ya yıkılırlar ya da acı dolu deneyimlerini özgün benliklerini özgür bırakmak için birer araç olarak kullanırlar. Neyse ki günümüz gençlerini ciddi sorunların etkilerinden koruyan ya da bu etkileri minimize eden paha biçilemez psikososyal ve çevresel nitelikler var. Bunlar, ruhsal dayanıklılığı oluşturan ve çoklu bağlamlar kapsamında optimize eden nitelikler olarak tanımlanır. Dayanıklı çocuklar güçlükler karşısında gelişmelerini sağlayan duygusal canlılığa sahip olduklarından, dayanıklılık konsepti, pozitif gençlik gelişimini öncelikleri haline getiren ebeveynler, uzmanlar ve öğretmenler açısından olağanüstü bir öneme sahiptir. Ruhsal dayanıklılığı artıran nitelikler Ruhsal dayanıklılık üzerine yapılan araştırmalar, çoğunlukla çocuklarda pozitif benimseme ile ilişkilendirilen koruyucu mekanizmaları tanımlamaya odaklanmaktadır. Çocuğun ruhsal dayanıklılığı destekleyen alan temelli nitelikler şu şekilde belirlenmiştir: Çocuğun bireysel alanı: Zekâ, kabul edilebilir mizaç, optimist bakış açısı, problem çözme becerileri, özgüven, öz-yeterlik, duygusal esneklik, aktif hayat tarzı, duygu düzenlemesi, mizah, otonomi, empati. Kaynak : (Haberturk)
Editör: TE Bilisim