TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Antalya Şubesi 05.05.2020 tarihinde bir basın açıklaması yayınladı. Son günlerde Akdeniz coğrafyasında meydana gelen depremlerin teknik olarak değerlendirmesinin de yapıldığı açıklama şöyle; "DEPREMLER KAÇINILMAZSA" KENTSEL YERLEŞİM VE İNŞAATLARDA JEOFİZİK VEJEOTEKNİK ETÜTLERİN ÖNEMİ "Ülkemiz tektonik, sismik, topografik ve iklimsel yapısı gereği Deprem, sel, çığ, heyelan, yangın gibi doğal afetlerle sıklıkla karşı karşıya kalmasıyla beraber,Depremlerde insan kaybı açısından dünyada üçüncü, etkilenen insan sayısı açısından sekizinci sıradadır.Ülkemiz aktif tektoniğinin ana unsurlarını Kuzey Anadolu Fayı, Doğu Anadolu Fayı, Ege Graben Sistemi, Doğu Anadolu Sıkışma Bölgesi ve Helenik-Kıbrıs Yayı oluşturmaktadır. Antalya ve yakın çevresi de belirtilen bu büyük faylardan Helenik-Kıbrıs Fayının etki alanına girmektedir. Helenik-Kıbrıs yayı, Türkiye’nin güney kıyısı yakınlarında, Girit adasının güneyinden geçerek kuzeydoğu yönünde Rodos adasının güneyinden Fethiye Körfezi’ne doğru uzanır.Şekil 1. Türkiye ve Çevresindeki Levha Tektoniği Modeli (İzmir Deprem Master Planı,2000) Antalya ve çevresi, (1) Fethiye-Burdur Fay Zonu, (2) Helenik-Kıbrıs Fayının Plini ve Strabo hendekleri ile Antalya Körfezi’nde uzanan bölümü (3) Aksu Bindirmesi boyunca uzanan faylarda olan hasar yapıcı depremlerden etkilenmektedir. Depremler, genellikle Helenik-Kıbrıs Yayı’nın Plini ve Strabo hendekleri boyunca yoğunlaşmaktadır. Hasar yapıcı ve yıkıcı depremler bu faylar boyunca oluşmaktadır. Diğer yandan Antalya Körfezi içerisinde de yoğun mikro deprem etkinliği gözlenmektedir. Aksu Bindirme Fayı boyunca yüzlerce yıldır herhangi bir hasar yapıcı deprem meydana gelmemiştir.Şekil 2. Helenik-Kıbrıs yayı boyunca 3 ve güneybatı Türkiye’de 1 olmak üzere farklı 4 yer sismik boşluk olarak değerlendirilmiştir. Bunlar; 1. Zafer Sismik Boşluğu [İskenderun Körfezi ile Zafer Burnu (Kıbrıs) arasında] 2. Antalya Sismik Boşluğu [Arnavut Burnu (Kıbrıs) ile Antalya Körfezi arasında] 3. Aksu segmenti [Antalya Körfezinin kuzey kısmı, Aksu bindirme fayı] 4. Gökova Segmenti [Gökova Körfezi boyunca Son zamanlarda ülkemizde üst üste gerçekleşen hasarlı ve hasarsız Ortalama olarak her yıl büyüklüğü 5 ile 6 arasında değişen depremlerden anlaşılmıştır ki;orijini ve oluşum şekli ne olursa olsun deprem kaçınılmazdır o halde depremin önceden tahmin edilmesi ve öngörülmesinin hiçbirimize tedbir almadıysak can ve mal kaybının olmaması anlamında marjinal faydası getirisi yoktur. Yani depremin bugün olması ile yarın olması arasında tedbir almadıysanız (Güvenli yapı, güçlendirilmiş temel ve yapı, Sığınaklar, deprem toplanma merkezleri vb. olmadıkça) sansasyonel olmasından başka hiçbir fark yoktur. Evden kaçsanız sığınacağınız yer yoksa yolda üstünüze binada yıkılabilir.  Düşünün ki sizin eviniz depreme dayanıklı son derece sağlam ve güvenli bir yapı ama o gün tesadüfen bir akrabanızın evinde yada bir dost ziyaretindesiniz yada yolda veya işyerindesiniz sizi kim koruyacak hangi güvenli yapı? Hadi korunamadınız nereye sığınacaksınız ? Hayatta kalabilmek için sadece bir konuda tedbir almak yetmiyor. İsviçre’de evlerin m2 sinden fazla sığınakları var. Olası depremlerde Can ve mal kaybının olmaması için önceden tedbirli olmaktan başka yapacak bir şey yoktur. Tedbirler o günlük değil kökten geniş kapsamlı ve bir bütün olarak yapılması halinde hepimizi koruyacaktır. Tedbirler konusunda hem ilgili bakanlıklar, AFAD (TUSAK, AFADEM),hem valilik hem belediyeler üstlerine düşen görevleri yerine getirmekteler. Deprem her yerde ve her an olacak gibi düşünerekve gerekli tedbirlerin alınmasına katkı sağlamak için azami gayretle can ve mal kaybına uğranmasına engel olmak adına Biz jeofizik mühendislerine görev düşmektedir.Bunlardan başlıcaları; jeofizik, jeolojik ve jeoteknik faktörler gözardı edilmeden ve buna bağlı olarak doğru kentsel yerleşim yeri seçimi yapılması, zeminin jeolojik yapısına ve jeofizik parametrelerine (zemin etüdü statik-dinamik) uygun zemin-temel-yapı bağlamını gerçekleştirerek inşaatın yapılmasını sağlayarak deprem anında büyük can ve bina hasarlarına yol açılmasına engel olmamız gerekmektedir. Ayrıca halen tehlikeli görülen yerleşim yerlerindeki inşaatlarda çeşitli jeofizik yöntemlerle riskli yapı hasar tespit edilerek temel, yapı yada ikisi birden güçlendirme yapılması gerekmektedir. Bu konuda jeofizik mühendisleri olarak Çevre ve Şehircilik bakanlığı ve Belediyelerimizle beraber çalışmanın son derece hayati öneminin olduğunuda vurgulamak isteriz.Baraj, tünel, otoyol vb. mühendislik yapılarının tasarım ve projelendirilmelerinde nasıl tam donanımlı jeofizik jeolojik ve jeoteknik raporlar hazırlanıp uygulanıyorsa aynı şekilde kentselyerleşim yer seçimleri yapılırken,makro ve mikro ölçekte inşaat mühendislik projelendirmeleri öncesinde, sırasında ve sonrasında da yapılması gerekmektedir. Böylece inşaat zeminlerininjeofizik jeolojik yapısal özelliklerinin, jeoteknik özelliklerinin, yeraltı suyu koşullarının ve jeolojik çevrenin yapılar ve kentin gelişimi üzerindeki etkileri hem ortaya çıkarılmış hemde kentsel plânlama sürecinde ve inşaat öncesinde ve sonrasında ayrıntılı şekilde değerlendirilmiş ve tasarımı yapılmış olacaktır. Bu amaçla bir an önce Antalya Büyükşehir ve ilçe Belediyelerinde’’Deprem araştırması zemin etüd şube müdürlüğü’’ kurulmalı ve buraya bağlı Jeofizik mühendislerine ilave kadrolar açılmalı ve halıhazırjeoteknik raporların dinamik yönünü güçlendirecek daha kapsamlı bir şekilde yapılması sağlanmalıdır. Ayrıca yapı denetim firmalarında jeofizik mühendisi istihdamının biranönce sağlanması için yasadaki boşlukların giderilmesi ve zemin etüdü şantiye şefliğinde yine jeofizik mühendisininde jeoloji mühendisi ile beraber yada tek başına çalışmasını yolları açılmalıdır. Bu konuda TMMOB Jeofizik mühendisleri odası Antalya Şubesi olarak Bakanlıklara, valilik ve tüm belediyelerimize ilgili departman kuruluşu ve jeofizik mühendisi istihdam sağlanması konusunda jeofizik ve jeoteknik raporlama tekniği , hasar tespiti çalışmaları donanım ve alt yapımızla tam destek vermeye hazır olduğumuzu kamuoyuna saygıyla bildiririz."