Covid-19, ilk ortaya çıkış anından kısa süre sonra dünyanın neredeyse tek gündemi oldu. Zaman geçtikçe salgınla mücadele sert yaptırımlar gerektirdi ve bununla yayılımın önüne geçilmesi hedeflendi. Sonrasında kurallar yumuşadı ve Türkiye, “Yeni normal” olarak tanımlanan dönemle tanıştı. Peki bu mücadeleyi bölümlere ayırarak incelediğimizde nasıl bir karneyle karşılaşıyoruz? Konunun sadece sağlık otoritelerinin tedbir ve kararları değil halkın kural ve tavsiyelere uyma boyutu da var. Süreci yakından takip eden ve alanının en tecrübeli isimlerinden olan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı  - Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kemalettin Aydın, Covid-19 pandemi dönemini başlangıcından itibaren farklı dönemlere ayırdı ve her döneme farklı notlar verdi. Aşağıda her yönüyle şimdiye kadar ki Covid-19 mücadelemiz ve 10 üzerinden yaptığımız değerlendirme karnemizi göreceksiniz. 1. PANDEMİ KARŞILAMA VE İLK SÜREÇ (BİRİNCİ SÜREÇ) YÖNETİMİ DÖNEMİ NOTU: 9 Bu dönemde gerek sağlık otoritelerinin gerekse halkın dikkat ve uyumu olması gerektiği gibiydi ve önemli hiçbir hata yapılmadığı gibi süreç çok iyi yönetilerek başarı sağlandı. 2. PANDEMİNİN İNİŞE GEÇİŞ DÖNEMİ NOTU: 8 Dünyada pandemi ile ilgili yükseliş, zirveye çıkış ve aşağı iniş süreci ortalama 8-10 haftada yakalanırken, Türkiye bunu 5 haftada gerçekleştirerek başarılı bir grafik çizdi. 3. GERİLEME DÖNEMİ NOTU: 4 Bu dönem, virüsü bir kişinin bir kişiden daha az kişiye bulaştırdığı aşama olarak değerlendiriliyor. Daha başka bir ifadeyle, günlük vaka sayısının 1000’in altına inmesine deniyor. Bu sürecin uzunluğu; sosyal, ekonomik ve yaşamsal normalleşme sürecinde (yeni bireysel öğretilerimizde) hatalara yol açabiliyor. Örneğin, “ bir salgını bitirdik” düşüncesiyle yeni normallerden önemli oranda vazgeçilmesi; Günlük 1500’lerin üzerine çıkan vaka sayısı ile Türkiye’nin her yerine yayılım anlamına geliyor. Bunun 2 aya yakın süredir böyle devam etmesi sürecin bu bölümünde başarısız olduğumuza işaret ediyor. Bu dönem notunun düşük olmasının altında doğru bilinen yanlışlara duyulan inancın getirdiği yanılma ve buna yol açan 3 neden yatıyor. Birincisi virüsün hastalık yapıcı etkisini kaybettiğine yönelik inanış, ikincisi sıcak havanın virüsün hastalık yeteneğini azaltacağı düşüncesi, üçüncüsü ise mücadelede henüz başarı kazanılmamasına karşın “başardık” düşüncesine sahip olunması. Bu 3 yanlış inanış Haziran ayında, kurallardan vazgeçişin önemli nedenleri arasında bulunuyor ve virüs ile mücadelemizin geçmiş Mart ve Nisan ayları düzeyinde devam etmesi gerektiğini gösteriyor. 4. ARA DALGAYA MÜDAHALE DÖNEMİ NOTU: 6 Bu dönem günlük vaka sayımızın 1500’ler civarında olması sonrası, halk olarak konunun ciddiyetini yeniden kavrayıp birinci dalga içindeki dalgalanmayı da kontrol altına alma konusunda olumlu bir gidiş olarak görülüyor. Buna karşın olumlu yolda olunması yeterli görülmüyor ve 6 olan karne notumuzu 9 hatta 10’a çıkarmamız gerekiyor. Bunun başta gelen nedenleri arasında önümüzde Kurban Bayram’ının değişmezlerinden olan kurban pazarlık aşaması, daha sonraki süreçte ise 31 Ağustos’ta okulların açılması olduğuna dikkat çekiliyor. ÖNÜMÜZDEKİ 40 GÜNE DİKKAT! Prof. Dr. Kemalettin Aydın, “Eğer toplum olarak önümüzdeki 40 günü başarılı şekilde yönetip kontrolümüzü iyi sağlar ve güz dönemine iyi girmeyi başarırsak, beklenmekte olan ikinci dalgayı diğer dünya ülkelerinin korktuğu kadar ağır geçirmeyiz. Tam aksini yapar ve önümüzdeki 40 gün boyunca dikkatsiz davranıp yayılımı engelleyemezsek Ekim sonu veya Kasım ayında karşılaşma olasılığımız olan 2. dalgayı geçtiğimiz Mart ve Nisan ayları sertliğinde yaşama tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz. Bu noktada kamusal tedbirlere uyum oranındaki bireysel vazgeçişlerimizden geri dönmeliyiz” diyor. (kaynak: habertürk)