AK Parti Burdur Belediye Meclis Üyesi Hüseyin Büyükkeleş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, usta yazar Kemal Tahir’in 1950’li yıllarda kaleme aldığı “Bozgun” adlı öyküde Burdur’un betimlenişine dikkat çekerek, şehrin geçmiş güzelliklerine özlemle yaklaştı. Büyükkeleş, “Meğer 50 yılda Burdur neler kaybetmiş. Ne gölümüz kalmış, ne gülümüz...” ifadeleriyle bugünkü durumu eleştirel bir bakışla değerlendirdi.
Kemal Tahir’in “Zehra’nın Defteri” adlı kitabında yer alan ve Burdur’da geçen “Bozgun” adlı öyküsünden alıntılar yapan Büyükkeleş, geçmişin Burdur’unu bugünkü haliyle kıyasladı. Özellikle Göl ve gül gibi Burdur’un simgesi haline gelen değerlerin yıllar içinde yok oluşuna dikkat çeken Meclis Üyesi Büyükkeleş, “Şimdi o günlere bakar bakar ağlarız… Ve maalesef bu gidişle daha çok ağlarız” diyerek kayıplara yönelik üzüntüsünü dile getirdi.
“Papaz’ın Evi’nden Göl’e, Gül’e...”
Büyükkeleş, öyküde adı geçen ve bugün harabeye dönmüş halde bulunan Zafer Mahallesi’ndeki “Papaz’ın Evi”ni de anarak, geçmişten günümüze değişimi gözler önüne serdi. Şehrin kültürel mirasının zaman içinde yıprandığını belirten Meclis Üyesi, Burdur’un sahip olduğu doğal ve tarihi değerlerin korunması gerektiğine işaret etti.
AK Partili Burdur Belediye Meclis Üyesi Hüseyin Büyükkeleş paylaşımında şu ifadelere yer verdi;
“Kemal Tahir’in Kaleminden Burdur”
Büyük yazar ve romancı Kemal Tahir’in 1950’lerde kaleme aldığı ve Burdur’da geçen “Bozgun” adlı öyküsüne rast geldim. Usta yazar Burdur’u o kadar güzel betimlemiş ki eser okunduğunda 50 yıl önceki Burdur’u düşünüp derin bir ah çekmemek mümkün değil..
Zafer Mahallesi’nde bulunan ve bugün harabeye dönmüş Papaz’ın Evi’nden tutun, o zamanlar deniz gibi şehri saran #Gölümüze, geçim kaynağı olan #Gülümüze kadar pek çok güzelliğe değinilmiş öyküde. Ve ne acı ki şimdilerde çok uzaklardan baktığımız o “değerler” bir zamanlar bize aitmiş..
Meğer 50 yılda Burdur neler kaybetmiş,
Ne #Gölümüz kalmış,
Ne #Gülümüz..
Şimdi o günlere bakar bakar ağlarız..
Ve malesef bu gidişle daha çok ağlarız..
İşte “Zehra’nın Defteri” adlı kitapta geçen “Bozgun” öyküsünden Burdur’a dair bir kesit:
“Ben bu kadar dünya gezdim, hiçbir yerde böyle güzel buram buram kokan rüzgar görmedim.
Burdur'un etrafı gül bahçeleriyle çevrilmişti. Gül yağı çıkanldığı aylarda sokakların dar ve çamurlu arklarından adeta gül suyu akıyor, çeşit çeşit güller öyle demetle degil, eşek yüküyle alınıp satılıyordu.”
“Güzel ve soğuk bir bahar günüydü. istasyondan şehre dört saatlik araba yolu vardı. Burdur'un Tuzlugölü ile çıplak ovayı sağımıza, birer kelle şekerine benzeyen kireçli beyaz tepeleri solumuza alarak hareket ettik. Boş odada, beyaz dağlar ve açık deniz boğazla kapanmış sakin bir liman gibi duran göl sanki artık yerlerinde değildiler.”