Burdur’da alkollü mekanda karşılaştığı husumetlisi Hüseyin Mete’yi (42) öldüren Ramazan Uçar’ın yargılanmasına başlandı.
Olay 31 Ekim 2024 tarihinde Burdur merkez Sinan Mahallesi'nde bulunan alkollü bir mekanda meydana geldi. Aralarında husumet olduğu iddia edilen Ramazan Uçar ile Hüseyin Mete aynı mekanda karşılaştı. Ramazan Uçar, belinden çıkarttığı tabanca ile Hüseyin Mete'ye ateş etti. Hüseyin Mete, vücuduna isabet eden kurşunlarla kanlar içerisinde yere yığılırken, şüpheli Ramazan Uçar olay yerinden kaçtı. Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri tarafından yapılan incelemde, Hüseyin Mete'nin hayatını kaybettiği belirlendi. Hüseyin Mete'nin cansız bedeni olay yeri ekipleri ve savcının incelemesinin ardından Burdur Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Olaydan sonra kaçan Ramazan Uçar ise polis ekipleri tarafından yakalandı. Emniyetteki işlemleri tamamlandıktan sonra adliyeye sevk edilen zanlı Ramazan Uçar, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Soruşturma kapsamında sanık Ramazan Uçar hakkında tasarlayarak kasten adam öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Burdur’da alkollü mekanda karşılaştığı husumetlisi Hüseyin Mete’yi (42) öldüren Ramazan Uçar’ın yargılanmasına başlandı.
Burdur 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmaya tutuklu sanık Ramazan Uçar, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Duruşmaya sanık avukatı ile Hüseyin Mete’nin annesi Sevilay Mete, babası Nihat Mete ve kız kardeşi Nilgün Mumcu katıldı.
Tutuklu sanık Ramazan Uçar, “Böyle bir suçtan dolayı karşınızda olmaktan çok üzgünüm, çok pişmanım, takdir mahkemenin” dedi.
Sanık Ramazan Uçar, mahkemede şunları söyledi;
“Benden her hafta 2 bin lira ceza parası alacağını söyledi”
“Olaydan 1 hafta önce arkadaşım Ömür Y. ile bahçede alkol almıştık. Daha sonra meyhane birahanesine eğlenmeye gittik. Ömür’ün bir arkadaşı da geldi. Biz gittiğimizde Hüseyin Mete mekandaydı. Daha önceden aramızda samimiyette yoktu, husumette yoktu. Bizim masamıza geldi, alkol aldık, sohbet ettik. Hüseyin ile Ömür bir süre sonra kayboldu. Yarım saat bekledikten sonra kalkmaya karar verdim. Mekandan dışarı çıktım. Ömür geldi ve arabaya binmemi istediler. Onlara kızdığım için binmedim. Eve gittim. Mekana girerken silahımı arabada bırakmıştım. Saat geç olduğu için ertesi gün alırım diyerek yattım, uyudum. Sabah Ömür aradı açmadım. Sonra evin kapısına geldi. Aşağıya indim, Ömür yanında Mehmet Ş. ile gelmiş. Ömür bana silahın arabada olmadığını, Hüseyin Mete’nin silahı çaldığını söyledi. Kendisine ulaşamadıklarını ama Hüseyin’den silahı alacaklarını söylediler. Hüseyin Mete silahı geri vermek için önce 15 bin lira daha sonra 50 bin TL istemiş. Ben Hüseyin Mete’yi arayarak para istiyormuşsun, param yok, o silah benim bulundurma ruhsatlı silahım seni savcılığa şikayet edeceğim dedim. ‘Silahı istiyorsan 50 bin lira hazırla, kendi silahının mermisini yersin, eşinin çalıştığı yeri biliyorum, benim kaybedecek bir şeyim yok’ diyerek küfür, hakaret ve tehditlerle telefonu kapattı. Geceleri sürekli arıyordu beni. İstediği paranın da 60 bin TL olduğunu söyledi. Savcılığa giderken Ömür’ü telefonla aramış, silahı geri vereceğim söylemiş. Biz de geri dönüp köye gittik. Hüseyin Mete bize oyun yaptığını ve bizi buradan sağ çıkarmayacağını söyledi. Ömür korktu ağladı. Sonra parayı vereceğimizin sözünü verince Hüseyin bizi bıraktı. Ömür’e savcılığa gidelim dedim. Ömür ise devlet memuru olduğunu söyleyerek ‘parayı verip bu işten kurtulacağız’ dedi. Bankaya gidip para çektik. Sonra Hüseyin’in yanına gittik. Ömür parayı Hüseyin’e verdi. Tanımadığım bir çocuk silahı getirdi. Hüseyin bana ‘Ömür cezasını çekti, sıra sende, sana da ceza kestim, sende 50 bin TL vereceksin’ dedi. Ben köyde kahvehane çalıştırıyorum. Cebimdeki yaklaşık 1200 TL o günkü hasılatım vardı.O parayı da aldı. Sonra benden her hafta 2 bin lira ceza parası alacağını söyledi ve silahı bana verdi.
“Çok etkilenmiştim, çocuklarıma, aileme zarar verecek, bu küfürler, tehditler, baskılar hiç bitmeyecek düşüncesiyle psikolojim bozuldu. Daha sonra 1 el ateş ettim”
Olay günü, sanayide alkol aldıktan sonra olayın yaşandığı meyhane birahanesine gittim. Hüseyin Mete, öncesinde de telefonla arayıp bana parayı sorup duruyordu, bende dayanamadım engelledim. Mekana girmeyecektim. Mekan girişinde müdüre Hüseyin Mete’nin içeride olup olmadığını sordum. Yok, 5-6 gündür gelmiyor cevabını alınca mekana girdim. Mekana girdiğimde kimse yoktu. Ben Hüseyin’den korktuğum için tedirgindim, diken üstündeydim. Hesabı ödeyip kalkmayı düşündüm. İkinci biramı içerken mekana Hüseyin geldi. Önce mekanın girişinde bir masaya oturdu, daha sonra yanımdaki masaya geldi. Bana selam vermiş, ben almamışım. ‘Neden selamımı almadın’ diye sordu. ‘Beni engellemişsin, seni bulamayacağımı sandın, aldığın her nefesten, attığın her adımdan haberim var’ dedi. Ben de ona bana yaptıklarından dolayı kızgın olduğumu, muhatap olmayacağımı söyledim. ‘Ben burada yiyip, içeceğim hesabı sen ödeyeceksin, silahınamı güveniyorsun, sende o g.t yok, olsa evde bana sıkardın’ dedi. Bende çok sinirlendim, silahı beline dayadım sonra vazgeçtim. Hüseyin silahı dayadığımı fark ederek bana ‘kameraya dua et, senin hesabını dışarıda keseceğim’ dedi. Çok etkilenmiştim, çocuklarıma, aileme zarar verecek, bu küfürler, tehditler, baskılar hiç bitmeyecek düşüncesiyle psikolojim bozuldu. Daha sonra 1 el ateş ettim. Hüseyin üzerime gelince panik yaptım, korktum. Sonra kaç el ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Mekandan çıktım, kaçmayı düşündüm. Sonra silahı ağacın altına gömdüm. Daha sonra olay yerine geri gelip polislere teslim oldum. Silahın yerini polislere ben gösterdim. Hüseyin köyde korkulan, uyuşturucu madde kullandığı bilinen bir kişi. Fakat benden daha önce haraç istememişti. Olaydan dolayı çok üzgünüm, pişmanım. Takdir mahkemenindir.”
“Sanık olayın öncesinde etrafındakilere mekanda Hüseyin’i öldüreceğini anlatmış”
Hüseyin Mete’nin babası Nihat Mete ise, “Sanık olayın öncesinde etrafındakilere mekanda Hüseyin’i öldüreceğini anlatmış. Sanığın bu olayı tasarlayarak gerçekleştirdiğini düşünüyorum. En üst sınırdan cezalandırılmasını talep ederim” dedi.
“Sanık bu olayı tasarlayarak yapmıştır, en üst cezayı almasını istiyorum”
Hüseyin Mete’nin annesi Sevilay Mete, ise “Silah olayını duyduğumda oğluma çok kızdım. ‘Bana yanlış yaptılar’ dedi. Silahı sahiplenmek için almadığını, Ramazan’ın mekan sahibini vurmayı düşündüğünü o yüzden aldığını, para istemediğini söyledi. Sanık bu olayı tasarlayarak yapmıştır, en üst cezayı almasını istiyorum.” diye konuştu.
“En yüksek şekilde cezalandırılmasını talep ediyorum”
Hüseyin Mete’nin kız kardeşi Nilgün Mumcu ise, “Abim bana telefonda olayları anlatmıştı. Ramazan mekanlarda abimin adını kullanıp yiyip, içip, borç yapmış. Abim bu konuyu konuşurken aralarında arbede çıkmış. Ramazan’ın ondan sonra mekan sahibi ile arasında husumet olmuş. Ramazan mekan sahibinden özür dilemiş ama mekan sahibi kabul etmemiş. Sonra Ramazan arabadan silahı istemiş. O sırada çıkan arbedede abim silahı almış. ‘Silah taşımayı öğrendiğinde silahı benden alırsın demiş. Abim para istememiş. Ramazan silahı geri alabilmek içim abime 10 bin lira para teklif etmiş. Abim Ramazan’ın mekanlarda kendisini sorduğunu, aradığını söylemişti. Sanık bu olayı tasarlayarak gerçekleştirmiştir. En yüksek şekilde cezalandırılmasını talep ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Tanıkların dinlenmesinin ardından kısa bir ara veren mahkeme heyeti sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.