Burdur'da yerel siyaset gündeminde İYİ Parti'deki gelişmeler öne çıkıyor. Ekim 2017'deki kuruluşunun ardından ilk katıldığı seçimde (Haziran 2018) oy oranı anlamında Türkiye'de en yüksek oy yüzdesini Burdur'da yakalayan, milletvekilliğini yurt dışı oyları ile son anda yitiren İYİ Parti, bu rüzgarını Burdur'da Mayıs 2023 seçimlerinde devam ettiremedi. Burdur İYİ Parti'de genel seçimlerden bu yana yaklaşık beş aydır parti içindeki rahatsızlıklar, iç çekişmeler, karşılıklı eleştiriler öne çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde de 14 isim mevcut il yönetimini ağır bir şekilde eleştirerek istifalarını yazılı bir açıklamayla kamuoyunu duyurmuştu... İYİ Parti Burdur İl Teşkilatı'nda ve ilçedelerdeki gelişmeler yakından takip edilirken, İYİ Parti'nin son günlerde kamuoyunda en öne çıkan ismi Mesut Özcan, sosyal medya hesabından (facebook) kaleme aldığı yazıda, istifaları değerlendirdi. İYİ Parti Burdur Belediye Meclisi Üyeliği görevini yürüten Mesut Özcan, Burdur Belediyesi'nin yine Devlet Hastanesi bölgesindeki arsa satışları kararı ve yöntemine yönelik açıklamaları, eleştirileri ile gündeme gelmişti. Burdur Belediyesi'nin, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz'in arsa satışları ile ilgili uygulamasını, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalar, eleştirilerle sürdüren Mesut Özcan, İYİ Parti içindeki gelişmeler, istifalar hakkında da şu paylaşımda ve çağrıda bulundu: 387822797 6802253423199437 7096760859062814857 n "Geçtiğimiz günlerde partimizden istifa ettiğini söyleyen arkadaşlarım. Sosyal medyada aile İçi tartışmaların yapılmasını doğru bir yol olarak bulmamakla birlikte sizlere ve haberinizi okuyanlara topluca ulaşabilmek için buradan yazıyorum. İyi Parti İl Yönetim kurulundan ayrılmış, sade bir parti üyesi olarak yapılan haberdeki kendim dışındaki kişilerle ilgili kısmına cevap vermek bana düşmez. Ayrıca cevap vermeye de gerek var mıdır yok mudur bilmem. Takdir, sorulara muhatap kişinindir. Ama şahsım, yaptığım görev ve dönemle ilgili kısmına kısa da olsa bir cevap verip, konuyla ilgili bir değerlendirmede bulunmak isterim. Birlikte yürüyerek (ama seçimlerde, ama kongrelerde) bir siyasi mücadele veren benim sevdiğim, ciğerim, beraberce yola çıktığımız cesur yol arkadaşlarım. Partimizi anlatmak için İlçe ilçe, köy köy, kapı kapı dolaşıp yorgunluktan bitap düşen, gece yarılarına kadar toplantılar, istişareler ve değerlendirmeler yaparken sızıp kalan canlarım. Ne oldu bize? Ben, aslında birbirimizden farklı düşünmediğimizi, sadece farklı tepkiler oluşturduğumuzu kabul ediyorum. Seçimlerde aradığını bulamamış bir partide bazı iç çalkantıların oluşması kaçınılmazdır. Ortada bir başarısızlık varsa, ki var. Bunun sorumlusu sadece il ve ilçe yönetimleri midir? O dönemde hepimiz birlikte o yönetimlerin başında değil miydik? Ortada bir başarı olduğunda nasıl ki herkesin bir payı varsa, başarısızlıkta da yine herkesin bir payı vardır. Hepimiz aynı yağmurda ıslanıp, aynı ayazı yedik. Hepimiz aynı derecede sorumluyuz. Kendimizi sıyırıp atamayız. Siyasi dünyamıza bir güneş gibi doğan taze, genç partimizi büyüyüp gelişmeden yok etmeye çalışanları sevindirmeyip daha bir azimle daha çok gayret göstererek, yanlış ve hatalarımızdan ders alıp daha iyi ve güzel bir çalışma ile mücadele ederek, partimizi iktidara taşımalıyız. Parti içi anlaşmazlıkların tartışma yeri sosyal medya ve basın olmamalı. Aile içi tartışmalar aile içinde olmalıdır. Bir diğer tespitim de şudur. Görüyorum ki Farkında olmadan karşı olduklarınızın ellerini güçlendirirken, aylardır kişilerle uğraşırken kendinizi ve partimizi yıprattığınızı görmüyorsunuz. Yanlışın neresinden dönülürse kårdır. Ülkenin geleceğini çalan, Cumhuriyetin temellerini sarsan, bir bilinmeze sürükleyen merkezi idare ile Burdurun geleceğini çalan ve varlıklarını talan edenlere hiç mi bir söylenecek sözümüz yok? Neden tüm enerjinizi buraya harcıyorsunuz? Keşke bu foto ve imzaları onlarla ilgili bir açıklamada (tenkit ettiğiniz bir eksikliği tamamlamada) görseydim ve sizleri alkışlayarak, tebrik edip bende altına imzamı koysaydım. Basın açıklamanızda kullanılan dilin ve yazının nereden esinlenerek ve kopyalanarak alındığını ve sahibini iyi tanırım. Yerelde birkaç yazı yazıp kendini kahraman ve sağa sola ayar vermeye çalışan çok bilmiş, her seçim öncesi ortaya çıkıp bir kriz yaratıp ortalığı karıştıran ve iyi karıştırdım diyerek de övünen (en son bu olayda olduğu gibi) bir mikserdir. Bulunduğu her camiaya zarar veren, kimine milletvekilliği kimine başkanlık kaybettiren bir şahsiyettir. Lütfen tuzağa düşmeyelim. Aklı selimle hareket ederek kişilere zarar vereceğim derken partimize zarar vermeyelim. Kişilerle hesaplaşmanın yolu bu değildir. Yapılan açıklamayı lütfen geriye dönerek yavaş yavaş ve sindirerek tekrar tekrar okuyun. Yazının içeriğindekilerden hangisi kamuoyunu ilgilendiriyor? Hangisinde kamu yararı vardır? Parti içi çatışma, dengeler, dedikodu, havada-askıda kalan suçlamalar(sanki ülkedeki genel seçimler Burdur sebebiyle kaybedilmiştir). Eğer İyi Partiyi seviyorsanız böyle siyaset de olmaz seçimde kazanılmaz. Daha dikkatli olmak zorundayız. Her partinin, her kurumun bir kapısı vardır. Bu kapıdan hem girilir hem çıkılır. Sendika, dernek, parti vb. kuruluşlar gönüllülük esası ile çalışır ve ayakta durur. Beğenirseniz, severseniz katılır; beğenmez ve sevmezseniz katılmazsınız. Bir öfke ile beğenmeyip istifa ettiğinizi söylemenize rağmen halen gönlünüzde İYİ PARTİ sevdasının olduğunu görüyorum. Son karar sizlerin olmakla beraber, öncesinde olan bir yaşanmışlık, dayanışma, paylaşım ile oluşan aramızdaki hukuka güvenerek, bir büyüğünüz, bir abiniz olarak son kararınız ayrılık bile olsa ifade tarzınızı tasvip etmediğimi belirterek kararınızı tekrar gözden geçirmenizi dilerim. Geleyim Şahsımla ilgili iddiaya. Aşağıdaki sözler hem incitici hem de şahsıma yapılan bir haksızlıktır. Ama konu ile ilgili olarak kendimizi değerlendirmek içinde bir fırsattır. "...Belediye Meclisinde satışla ilgili karara şerh koymuşlar ama Sayın Belediye Başkanı basına verdiği beyanatta yerden yere vurmuş isim vererek günah ve vebal artmış ne acıdır ki isim sahibi bugüne kadar cevap verememiştir. İsim sahibi olarak son cümleden başlayacağım. Ne yazık ve acıdır ki benim partililerim, basın ve halk Burdurun geleceğinin çalındığı bir konuda tek başına mücadele veren Mesut Özcan'a sahip çıkıp destek verememiştir. Konuyu gündeme şerh koyarak taşıyan ve bunu bir basın açıklaması ile kamuoyuna duyuran Partimiz ve şahsımdır. Ayrıca konuyu yargıya taşıyarak durdurmaya çalışan da benim. Maalesef, yargı yavaş hareket edip karar veremeyince satışları durduramadım. Halen yargı süreci devam etmektedir. Yoksa elime bir kılıç alıp herkesi kılıçtan mı geçirmeliydim? Arkadaşlarımın tabiri ile Sayın Belediye Başkanı basın açıklamasında beni yerden yere vurmuştur. Başkan beni yerden yere vururken kusura bakmayın sizler hangi kıyı ve köşede idiniz? Haklı isem desteklerinizi,haksız isem uyarılarınızı neden yapmadınız? O yazılanların altına neden iki satır yorum yazmadınız, kınamadınız? Sizler de Burdur adına cevaplar verebilirdiniz. Ben bu mücadeleyi şahsım ve yakınlarım adına yapmadım, yapmıyorum. Ama belediye ile ama başka bir ticari faaliyetim yok. Arsa-inşaat işi ile de bir ilişkim olmadığı gibi ilgi alanımda da değildir. Burdur da yaşayan, belediye veya diğer kamu kurumlarında çalışan ne 1 ne 2 ne de 3. derece bir yakınım da yoktur. Dolaysıyla dakimseye bir minnet borcum da yoktur. Varsa da seçmenimizedir. Tamamına yakınınız sosyal medyada birbirimizi takip etmemize rağmen, Belediye Başkana karşı, "Muhtereme cevabımdır. Şeref benim, vebal sizindir" başlıklı cevabımı, son olarak da "CHP'ne mektup, Burdurun geleceğini satmayalım. Bu satış ve talana dur diyelim başlıklı yazımı(mektubu), da okumamışsınız. Muhtereme cevap ve CHP sine mektup yazımı bu istifa haberini yapan tüm yayıncılarımıza, basına ve Burdur Gazeteciler Cemiyetine WhatsApp ve etiketleme yoluyla iletmeme rağmen onlarda yayınlamadılar. Takdir onların. Haber değeri görmediler galiba. Yerel basının kaçındığı bir durumda benim sevgili arkadaşlarım bu yazılanların altına bir beğeni düşseler veya sosyal medyada paylaşarak hem bir görev yapmış olur, hem daha çok insanımıza ulaşmış olurduk. Her 3 paylaşıma dönüp baktığımda, istifa açıklamasında bulunan hiçbir arkadaşımın ne yorumunu ne de bir beğenisini göremedim. Hem yönetim kurulu üyesi hem de Belediye Meclis üyesi olarak partimi, sizleri ve seçmenimizi mahcup edecek, başınızı öne eğdirecek hiçbir karara katılmayarak en iyi şekilde temsil ettiğime inanıyorum. Bazan sustum, bazan konuştum ama doğruluktan şaşmadan görevi mi yaptım. Benim vicdanım rahat, sizlerin de vicdanınız rahat mı? Birlikteki bir yol arkadaşlığı ve yaşanmışlık aşkına yine de sizleri seviyorum." (Yazımın sonuna paylaşım linklerini de bırakıyorum.)

HABER MERKEZİ