Burdur’da Türk Tabipleri Birliği’nin çağrısıyla, özlük haklarının ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebiyle iş bırakan hekimler basın açıklaması düzenledi.

Burdur Devlet Hastanesi karşısında açıklama yapılan basın açıklaması Isparta Burdur Tabip Odası Başkanlığı, Genel Sağlık-İş, Burdur Aile Hekimleri Derneği ve SES’in ortak katılımıyla gerçekleşti.

1 günlük iş bırakma eylemi yapan hekimler adına sırasıyla Türk Tabipleri Birliği Isparta Burdur Tabip Odası Başkanı Nermin Karahan, Burdur Aile Hekimleri Derneği Başkanı Osman Gençer, Genel Sağlık-İş Burdur Şube Başkanı Egemen Gökbolat açıklama yaptı.

Yapılan açıklamalardan pasajlar şöyle;

“Sağlık emekçileri salgın döneminde canla başla çalışırken aynı zamanda işsizlikle, işten atılmalarla, yoksullukla karşı karşıya bırakılmıştır”

Türk Tabipleri Birliği Isparta Burdur Tabip Odası Başkanı Nermin Karahan; “Yönetimin uyguladığı şimdi yaşadığımız sağlık sistemi toplum sağlığı için artık önemli bir risk halini almıştır. Bu sistemin yürütülmesi olanaksızlaşmıştır. Koronavirüs salgını mevcut sağlık sisteminin, toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske attığını çok acı bir şekilde önümüze koymuştur. Halkın sağlığını tehlikeye atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri, özel sağlık işletmeleri salgın döneminde dahi anlayışlı davranmamış hekimleri ve sağlık çalışanlarının hayatını zorlamıştır. Salgın döneminde, bu süreçte yüzbinlerce insanımız, yüzlerce sağlık çalışanı yaşamını yitirmiştir. Sağlık emekçileri salgın döneminde canla başla çalışırken aynı zamanda işsizlikle, işten atılmalarla, yoksullukla karşı karşıya bırakılmıştır. Sağlık çalışanları ‘artık bu şartlarda çalışmıyoruz’ diyerek istifa ederken, emekli olurken; genç hekimlerimiz başta olmak üzere sağlık emekçileri yurtdışına göç etmiştir.

“Salgını değil algı yönetmeye çalışarak sorunlarımızı çözemeyiz”

Tüm bu sorunları konuşmak, çözüm önerilerimizi iletmek için Sağlık Bakanı’yla görüşme taleplerimizi defalarca ilettik. Sağlık Bakanı’nın hekimlerin, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını, sağlık ve yaşam sorunlarını, toplum sağlığını, sağlık emek meslek örgütleriyle konuşmasından daha doğal ne olabilir? Bu görüşme taleplerini karşılamak Sağlık Bakanı’nın bizlere ve topluma karşı sorumluluğu değil midir? Artık yaşamımıza bile mal olan bunca sorunumuzu duymazdan, görmezden gelen yöneticiler, aslında her şeyi görmektedir ve bilmektedir. Yaşanan sorunları ne yazık ki pandemi döneminde çok daha belirgin olan salgını değil algı yönetmeye çalışarak sorunlarımızı çözemeyiz. Bunun en son örneği de hekimlerinin, sağlık çalışanlarının artık yoksulluk sınırının çok altına düşmüş; eğitimlerine göre açlık sınırına kadar gerilemiş gelirleri ve özlük hakları ile ilgili düzenleme yapacağı iddiasıyla getirdikleri yasa tasarısıdır. Ancak yasa tasarısı TBMM'ye getirildiği gibi hızla geri çekilmiştir. Daha önce Meclis’te bütün partilerin oy birliği ile getirilen düzenleme, 11 Aralık tarihinde bir kez daha komisyona getirilmiş ve iç tüzüğe aykırı olarak komisyon başkanının imzası ile geri çekilmiştir. Bizler tasarının yeterli olmadığını, bütüncül olmadığını, tüm sağlık çalışanlarının, tüm hekimleri kapsamadığını belirtirken bu teklif bile bize fazla görülmüş; ne zaman tekrar Meclise getirileceği, varsa eksiklerin yasa tasarısına eklenerek neden tamamlanmadığını gibi sorular havada bırakılarak usule aykırı bir şekilde geri çekilmiştir.

Sağlık, ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Yapılan işin niteliği, riski, eğitim düzeyi ve yoksulluk sınırı gibi daha birçok kriter ele alındığında yapılan düzenlemenin bile yetersiz olduğunu ifade ettik. Yapılan düzenleme ile hekim ücretleri yoksulluk sınırına bile ulaşamamaktadır. Yöneticilere belirtmek isteriz ki emekli hekimlere vereceğiniz ücret yüksek değildir. Çalışanlara verdiğiniz ücret düşüktür. Sağlık ekip işidir, ekibin her bir üyesi, insanca yaşayacak bir ücret ve güvenli çalışma koşullarında ekip olarak, iç barışı bozulmadan çalışmak istemektedir. Ekonomide sağlık gibi iflas etmiş durumdadır ve maaşlarımız açlık sınırının dahi altındadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaşanan bunca süreçte Sağlık Bakanı'na defalarca, yeniden yeniden seslenmiştir.

“Sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarını düzeltecek bir düzenleme hızla Meclis’e getirilmediği takdirde eylemlerimiz devam edecek”

İktidara ve Sağlık Bakanlığı'na çeşitli açıklama eylem ve yürüyüşlerle anlatmaya çalıştık yine söylüyoruz. Salgın döneminde yaşamımızı da ortaya koyup verdiğimiz emeğin böyle daha fazla değersizleştirilmesine izin vermeyeceğiz. Toplum sağlık hakkı; emeğimiz ve geleceğimiz için artık G(Ö)REV zamanıdır. Bugünkü yaptığımız eylem; koruyucu sağlık hizmetlerini savunmak içindir, emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir temel ücret talebimiz içindir, güvencesiz gerçekdışı bahanelerle işimizden edilmeyeceğimiz güvenceli çalışabilme talebimiz içindir, şiddete karşı etkili yasa, güvenli iş yerleri, sağlıklı çalışma ortamları talebimiz içindir. Covid-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılması, her yıla 120 gün yıpranma payı içindir, ek göstergelerin 3600’den 7200’e kadar kademeli olarak yükseltilmesi içindir. Bu G(ö)REV emeğimize, geleceğimize, halkın sağlık hakkına sahip çıktığımızı gösteren bir uyarıdır. Artık toplumun sağlık çalışanlarının çığlığına kulak verilmelidir. Taleplerimiz kabul edilmediği, sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarını düzeltecek bir düzenleme hızla Meclis’e getirilmediği takdirde eylemlerimiz devam edecektir. Kısacası emek bizim ise sözde bizimdir.

“Nasıl daha az ödeme yaparız konusunda çalışma yapan bürokrat, Nobel matematik ödülüne aday gösterilmeli”

Burdur Aile Hekimleri Derneği Başkanı Osman Gençer; Neden iş bıraktık; sağlıkta dönüşümün 20. yılına yaklaştık. Çok değişti. Sabit kalanlar, asıl değişmesi gerekenler oldu. Sağlıkta şiddet ile ilgili yasa bir türlü çıkmadı. Yıllardır darp ediliyoruz, ölüyoruz, kimsenin sesi çıkmıyor. Ama sorsanız çıkardık diyecekler. Kamuoyuna yansıyan ile gerçekler farklı oldu geçen sürede. Son günlerde yaşananlarda bizleri hiç şaşırtmadı. Televizyonlarda bizzat Sağlık Bakanı açıkladı, ‘doktorlara müjdeli haber zam yapacağız’ dedi. Ne yalan söyleyelim inandık. Aile hekimlerine pandemi ödeneği vereceğiz dediklerinde de 3 bin tane şarta bağlayacaklarından habersiz, inandık. Aşı için aile hekimlerine ödeme yapacağız dediler. İnandık! Oysa onun tamamını almak için de bir sürü şart vardı. Nasıl daha az ödeme yaparız konusunda çalışma yapan bürokrat, Nobel matematik ödülüne aday gösterilmeli kesinlikle.

“Şapkanızı önünüze koymadığınız sürece de daha çok iş bırakacağız”

Şimdi herkes hekimlere zam yapıldı sanıyorsunuz değil mi? Ekran karşısında bağırarak söylenen zamlar, zam ile ilgili teklifin meclisten geri çekilme haberi ise hızlıca, küçücük altyazılarla geçip gitti. Bugün iş bıraktık. Meselenin özü para falan değil, milyonların önünde bizimle dalga geçildiği için iş bıraktık. Tüm dünyadaki doktorlar ödüllendirilirken tam da pandeminin ortasında, aile hekimlerine ceza niteliğinde bir yönetmelik çıkardığınız için iş bıraktık. Pandemide hayatını kaybeden meslektaşlarımıza ağzının ucuyla da olsa şehit diyemediğiniz için iş bıraktık. Siz neden bu adamlar iş bırakıyor, neden binlerce doktor her yıl ülkemizden kaçarcasına yurtdışına gidiyor diye şapkanızı önünüze koymadığınız sürece de daha çok iş bırakacağız.

“Geldiğimiz noktada bizler yok sayılmaktayız”

Genel Sağlık-İş Burdur Şube Başkanı Egemen Gökbolat; Hepinizin bildiği üzere 15 gün önce sayın Sağlık Bakanı hekimlere müjde başlığı altında birtakım iyileştirmelerden bahsetmiştir. Ancak söz konusu yasa teklifi kamuoyuna henüz yasalaşmadan açıklanmış ve hekimlere büyük bir lütuf yapılmış gibi duyurulmuştur. Öncelikle pratisyen hekim, uzman hekim ve diş hekimlerini kapsayan bir düzenleme yapılması öngörülmüş, bu husus kamuoyuna ve hekimlere bir müjde olarak duyurularak hekimlere sözde sahip çıkıldığı imajı yaratılmıştır. Fakat bu sürede sergilenen tiyatronun son perdesinde sözde özlük haklarında iyileştirme yapılmasını öngören düzenleme teklifleri dahi geri çekilmiştir. Mevcut durumda biz hekimlerin ve sağlık emekçilerinin elinde kocaman bir sıfırdan başka bir şey kalmamıştır. Sorunları çözmesi gerekenler sürekli vaatte bulunmakta ancak gerçekleşmeyen vaatler nedeniyle hüsrana uğrayan yine hep biz olmaktayız. Günümüz ekonomik koşullarında sağlık emekçileri hak ettikleri insani koşullarda yaşamaktan uzakta, ekonomik durumları her geçen gün kötüye gitmekte ve en önemlisi mesleki itibarları her geçen gün ayaklar altına alınmaktadır. Bunlar yetmezmiş gibi her gün şiddet korkusuyla işe gidilmekte, malpraktis davalarıyla uğraşılmaktadır. Gece gündüz, kar kış, pandemi demeden özveri ile tüm ülkeye 24 saat sağlık hizmeti sunan bizler onurlu bir yaşam ve emeklilik süreceğimiz, asgarisi yoksulluk sınırının üzerinde maaş talep ediyoruz. Geldiğimiz noktada bizler yok sayılmaktayız, özlük haklarımız torba kanun içerisinde düzenlenmeye çalışılmakta ancak bu bile becerilememektedir.

“Sağlık emekçilerinin sesleri duyulana kadar her daim yanında olmaya devam edeceğiz”

Genel Sağlık-İş olarak bizlerin özlük haklarına ilişkin kanun tekliflerinin geri çekilmesi gibi hakka hukuka aykırı, vicdanları derinden yaralayıcı tutuma karşı sessiz kalmayacağız. Bu nedenle 15 Aralık 2021 yani bugün acil hastalar, diyaliz hastaları, gebeler, kanser hastaları, covid hastaları ve yoğun bakım hastalarının bakımı aksamayacak, diğer hastalara ise nöbet düzeninde sağlık hizmeti verilecek şekilde ülke genelinde iş bırakma eylemi yapıyoruz. Genel Sağlık-İş olarak sağlık emekçilerinin sesleri duyulana kadar her daim yanında olmaya devam edeceğiz.

MUHAMMET FATİH BAŞCI