BURDUR'da 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla anma programı düzenlendi. Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen etkinliğe Vali Ali Arslantaş, Garnizon Komutanı Albay Cenk Baburşah, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Başsavcı Özkan Gürdoğan, İl Emniyet Müdürü Ümit Bitirik, İl Jandarma Komutanı Albay Orhan Kılıç, 15 Temmuz'da Ankara Gölbaşı Özel Harekat Dairesi'nde şehit olan polis memuru Akif Altay'ın eşi Gülsüm Altay, çocukları, Özel Kuvvetler Komutanlığı'na gelen darbeci general Semih Terzi'yi vurduktan sonra darbeciler tarafından şehit edilen Astsubay Başçavuş Ömer Halisdemir'in ablası Elif Serin ve vatandaşlar katıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı okunmasının ardından Kur'an-ı Kerim okundu ve dua edildi. 15 Temmuz'da şehit olanların isimlerinin tek tek okunduğu programda Akif Altay'ın oğlu Niyazi Altay babasını anlatan konuşma yaptı. Altay'ın konuşmasının ardından Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, MAKÜ Rektörü Adem Korkmaz, AK Parti Burdur İl Başkanı Volkan Mengi, CHP Burdur İl Başkanı İzzet Akbulut, MHP Burdur İl Başkanı Hikmet Ökte konuşmalarını gerçekleştirdi. Program Sancak Koşusu sporcularının Vali Ali Arslantaş'a bayrak takdimiyle devam etti. Vali Arslantaş sporculardan aldığı bayrakları 15 Temmuz'da Ankara Gölbaşı Özel Harekat Dairesi'nde şehit olan polis memuru Akif Altay'ın eşi Gülsüm Altay, çocukları, Özel Kuvvetler Komutanlığı'na gelen darbeci general Semih Terzi'yi vurduktan sonra darbeciler tarafından şehit edilen Astsubay Başçavuş Ömer Halisdemir'in ablası Elif Serin'e takdim etti. Vali Ali Arslantaş, anı defterini imzalamasının ardından konuşmasını gerçekleştirdi. Vali Ali Arslantaş; "Kıymetli Misafirler, Zulmün, Haksızlığın Karşısında Sıra Dağlar Gibi Duran Hamiyetli Kardeşlerim, İstiklal Uğruna, Canı Pahasına Şehrini, Ülkesini Koruyan Aziz Hemşehrilerim, Milletlerin özgürlük uğruna kendine has direnişleri vardır. Tarih, milletler mücadelesinden ibarettir. Bizler, vatan uğruna bu zorlu sınavlardan her zaman alnımızın akıyla çıktık. Hürriyet ve zafer kervanının son halkası olan, demokrasi tarihimizde görülmemiş bir kahramanlıkla milletimizin vatanına, bayrağına, demokrasisine canı pahasına sahip çıktığı 15 Temmuz Destanı’nı unutmayacağız, unutturmayacağız. 15 Temmuz’da Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak giren ve milletimizin istikbalini karartmak isteyen hainlerin, bağımsızlığımızı elimizden alma girişimine karşı millet olma şuurunun, bilincinin bir kez daha farkına vardık. 15 Temmuz, bin yıldır yaşadığımız bu mukaddes topraklarda millet olma şuurunun oluşmasında Çanakkale gibi Kurtuluş Savaşı gibi en önemli kilometre taşlarından birinin döşendiği gün olmuştur. 15 Temmuz, bu ülkenin ekmeğini yiyen, suyunu içen ama düşmanın bile yapmayacağını yapacak kadar iğrenç ve kanlı hain darbe girişimini gerçekleştiren alçaklara karşı halkımızın demokrasiye ve ülkesine sahip çıkma iradesini gösterdiği gün olmuştur. Bugün, ülkeye sadakatle bağlı, kardeşliğe, ahlaka, ortak değerlerimize inanan herkes FETÖ’yü ve darbeci zihniyeti lanetliyor, tel’in ediyor. 15 Temmuz gecesinde, gece kadar karanlık yüzlü vahşi bir çete, en az yüzleri kadar kararmış ruhlarıyla harekete geçmişti. Tasmalarını ellerinde tutan gayrimeşru karanlık eller, binlerce yıldır hariçten girişimlerle beceremediklerini dâhilden yapacak, kin tohumlarıyla besledikleri çakallarına bu asil halkı boğduracaklardı. Milletimizin, ülke savunmasında kullanılsın diye aşından, ekmeğinden kısarak aldığı uçaklara, tanklara binip yollara düştüler. Her şeyin ve herkesin yerini biliyor ve büyük bir güvenle atıyorlardı adımlarını. Planları basitti. Yolların, limanların, köprülerin tutulduğunu gören halk evlerine kapanacak, onlar da milletin iradesine ve çocuklarımızın geleceğine el koyacaklardı. Fakat öyle olmadı. Bin yıldır yaşadığı bu kutsal toprakları her türlü hile, desise ve melanetten koruyarak ümmete hamilik etmiş kahraman milletimiz, mazisindeki bin yılı bir geceye sığdırmaya kararlıydı. Yediden yetmişe bir halk ayağa kalktı. Hainlerin ihanet ikliminde çoraklaşan vicdanları, bağrında büyüdükleri bu asil millete kurşun sıkmalarına engel olmuyordu. Ardına saklandıkları çelik zırhın verdiği güvenle ağabey, kardeş veya komşularının üzerine yürüyor, ölüm saçan tetiklere aldırmadan basıyorlardı. Ama nafile. Namlusundan fırlayan her kurşun vatanı ve namusu uğruna siper edilmiş bir göğüste sönüyor, ihanet çetesi amacına ulaşamıyordu. FETÖ’cü hainlerin giriştikleri bu ihanet ve işgal hareketi, rahat yataklarını, güven dolu evlerini terk edip şenliğe koşarcasına ölüme koşan ve şehadet şerbetinden içmek için yarışan kahramanlar tarafından hamdolsun akamete uğratıldı. O gece dünya; Aziz milletimizin, üzerine yürüyen tanklara, atılan bombalara, helikopterlerden fırlatılan top mermilerine ve üstüne sıkılan kurşunlara rağmen vatanı, bayrağı, demokrasisi ve kutsal değerleri için meydanlara koştuğuna şahitlik etti. Ülküsüne inanmış bir yüreğin, koca bir zırhlı birliği durduruşuna şahitlik etti. Ülkesine adanmış bir hayatın, tastamam bir ülkeyi kurtarışına şahitlik etti. Bizlere bu destanı yazdıran, yaşatan Yüce Rabbime hamdüsenalar olsun. Rabbim; devletimizin bekası, milletimizin istiklali ve istikbali için mücadele eden güvenlik güçlerimizden, askerlerimizden, polislerimizden razı olsun. Bizlerin dirayetini, ferasetini artırsın. Tüm şehitlerimizden, gazilerimizden Allah razı olsun. Bizleri hak yolundan ayırmasın. Gezi olayları ile başlayan ekonomik saldırılar, Hendek savaşı ile devam eden fiziksel güç testi, başarısız bir işgal-vâri 15 Temmuz darbe girişimi ve önümüzde son iç kargaşa ile tetiklemeye çalıştıkları ekonomik savaş; yani gezinin kaos, kargaşa ve iç savaş ile güncellenmiş bir üst versiyonu… Mısır’ın firavunları, Fetönün vampirleri ile dolu bir Türkiye hayali kuran fâsıklar ve karşısında sizler, bizler, Türk Milleti… Kürt olan alınmasın, Çerkez olan alınmasın. Laz olan, alınmasın. Bu toprağın ekmeği ile büyüyen, bu toprağın suyu ile yıkanan, bu bayrağın aşkı ile yanan her ruh bu coğrafyada Türk ismi ile anılmaktan, asimile olmaktan korkmasın. Bu bir şereftir. Bu şeref Allah’tan bir hediyedir. Bu sözlerimin delilini soranlar İstanbul’un fethine baksın. Delil arayanlar Malazgirt’e baksın. Delil arayanlar Türkiye’siz kalmış coğrafyalarda inim inim adalet diye inleyen yetimlerin gözyaşlarına baksın. Orta Asya’dan Afrika’ya kadar mazlumların çığlıkları toprağa gömüldü. O toprakta büyüyen çiçekler hikâyelerini anlatamadı kimseye. Çünkü bu hikâyeleri diyardan diyara taşıyacak olan Türkler sindirilmişti. İçeride darbe ile ihanet ile uğraşıyordu. Ey 15 Temmuzda Şeytanın piyonlarını alt eden kardeşlerim, bu sefer Şeytanı karanlığın kucağına geri göndermeye, yeryüzünü adalete, vicdana ve kâlu belada söz verdiğimiz gibi emaneti Allah’a teslim etmeye hazır mısınız? Ölmekten veya ağır imtihanlardan geçmekten sadece mukallit iman sahipleri korkar. Ey tek korkusu son nefeste iman kaygısı olanlar. Muhatabım sizlersiniz. Bunun dışında olanlar şimdiden kapıyı dışarıdan kapatsınlar. Yeni bir oyun kuracaklar. Yeniden saldıracaklar. Yeniden bozacağız. Hâbil’den Kerbela ’ya, Malazgirt’ten Kosova’ya ve 15 Temmuz’dan kıyamete kadar. Her zaman karşılarında bu ruh ile kaynamış bu milleti bulacaklar. Ve evet, Başkomutanın dediği gibi cihat meydanları asla pehlivansız kalmayacak. Kıymetli Hemşehrilerim, Hakikat şudur ki; bizler 15 Temmuz’da canını, kanını, malını gözünü kırpmadan feda edenleri anlatmak zorundayız. Ömer Halis Demirleri, Erol Olçakları anlatmak zorundayız. Boğaz Köprüsünde darbecilerin üstüne korkmadan yürüyen kızımızı, tankları durdurmak için bedenini siper eden kahramanları, elinde bayrak yüreğinde imanla meydanlara çıkan yaşlı dedelerimizi ve ninelerimizi, şehit olma arzusuyla belediyenin süs havuzunda abdest alıp adeta yağmur gibi yağan kurşunlara karşı yürüyen gençlerimizi, ailesiyle helalleşip meydanlara koşan yiğitlerimizi anlatmak zorundayız. Anlatmalıyız ki gelecek nesiller bastığı yerleri toprak diyerek geçmesin. Anlatmalıyız ki bu vatanın en son ocak sönene kadar yıkılmayacağını herkes bilsin. Birinci Dünya Savaşı’nda yedi düvelle boğuşan, Çanakkale’de insanlık tarihinde eşine az rastlanır bir destan yazan, tüm yokluklara ve imkânsızlıklara rağmen Kurtuluş Savaşı’yla vatanını kurtaran şanlı milletimiz, toprağın bağrına Türk, Kürt, Laz, Çerkez, sunni-alevi olarak değil aynı hedefe kenetlenmiş kardeşler olarak düştüler. 15 Temmuz gecesi de hep birlikte böyle bir ruhun dirilişine yeniden şahitlik ettik. Etnik kökenleri, mezhepleri, ideolojileri ve hayat görüşleri farklı olan milyonlarca vatandaşımızın bu ihanet girişimi karşısında nasıl da kenetlenebildiğini gördük. Topraklarımız üzerinde asırlarca sinsi oyunlar oynayan ve içimizdeki hainleri emelleri uğrunda kullanan mihraklara karşı, hamdolsun bir kez daha necip bir millet olduğumuzu ispatladık. Sizlerde bu vatan sevgisi, bu milli şuur, bu birlik ve beraberlik oldukça bizi hiçbir güç yıkamayacaktır. Mazlum milletlerin hamisi olmaya, diriliş destanı yazmaya devam edeceğiz. Bu diriliş inanıyorum ki çok yakın. Türk Milleti, mefkûresi olan bir millet. Bu aziz milletin sancaktarlığında Anadolu’dan başlayan diriliş hareketi bilimde, fende, kültürde tüm dünyayı tüm gönülleri fethedecektir. Yakıp yıkmadan millet şuuruyla iyiyi, doğruyu anlatmaya, savunmaya devam edeceğiz. Bundan sonra da istiklali muhafaza edecek, büyük Türkiye olma yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz. Rabbim birliğimizi ve beraberliğimizi daim kılsın. 15 Temmuz hain darbe girişiminin unutulmasına, unutturulmasına ve bu ihanetin üzerinin örtülmesine asla izin vermeyeceğiz. Ben bu duygu ve düşünceler içinde, 15 Temmuz gecesi vatanımızın bağımsızlığı, milletimizin birlik ve beraberliği, bayrağımızın inmemesi ve ezanımızın dinmemesi için hainlere karşı direnirken mücadele ederken canını veren tüm kahraman vatan evlatlarımızı rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum. Bizlere emanet olan şehit ailelerimize baş sağlığı diliyorum. Gazi olan tüm vatandaşlarımıza sağlıklı, huzurlu bir ömür diliyorum. Sizleri saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum." ifadelerini kullandı. Vali Ali Arslantaş'ın konuşmasının ardından mehter takımı gösterisi ve programa katılan vatandaşlara ikramlar dağıtıldı. İkramların ardından 00.13'de sala okundu. Program 15 Temmuz video, belgesel ve canlı yayınlar ile sabah 04.41'de okunan salaya kadar demokrasi nöbeti ile devam etti. Sabah ezanıyla birlikte program sona erdi.