Burdur Valisi Ali Arslantaş başkanlığında, Türkiye’nin uluslararası öneme sahip 14 ramsar alanından biri olan Göller Bölgesin en önemli göllerinden yıllar itibariyle su seviyesinde düşüşler yaşanan Burdur Gölü ile ilgili geniş katılımlı çevrim içi toplantı yapıldı.

Göreve başladıktan sonra üzerinde önemle durduğu konuların başında gelen İlimizin en önemli sulak alanlarından olan Salda Gölü ve Burdur Gölü’yle yakından ilgilenen Vali Arslantaş, Salda Gölü toplantısının ardından bugün de  Burdur Gölü’nün koruma kullanım dengesi içerisinde gelecek kuşaklara en iyi şekilde miras bırakmak için neler yapılabileceği konusunda görüş ve önerilerin dile getirildiği, kurumlar arası koordinasyonu gerektiren konuların görüşülerek ele alındığı, değerlendirildiği bütün tarafların geniş katılımıyla toplantı yapıldı. 

Pandemi nedeniyle video konferans aracılığı ile çevrimiçi olarak yapılan toplantıya başta Vali Ali Arslantaş olmak üzere, Milletvekili Bayram Özçelik, Milletvekili Mehmet Göker, Milletvekili Yasin Uğur, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz, Vali Yardımcıları, Kaymakamlar, İl Emniyet Müdürü, İl Jandarma Komutanı, İl Genel Meclisi Başkanı, İlçe belediye başkanları, Belde ve Göle kıyısı bulunan Isparta Senir Belediye Başkanı, siyasi parti başkanları, kamu kurumu bölge ve il müdürleri, İl Genel Meclisi Üyeleri, Belediye Meclisi Üyeleri, Merkez Mahalle Muhtarları, Göle kıyısı bulunan Isparta ve Burdur’un köy muhtarları, oda ve sivil toplum kuruluşlarının başkanları ve basın mensupları katıldı.

Vali Arslantaş iki oturum olarak gerçekleşen toplantının açılışında yaptığı  konuşmasında; “50 yıldır kendi gerçeğimiz ile baş başayız. Bununla ilgili eylem planları çözüm önerileri, konuşulmayan hiçbir husus kalmamış ancak, eyleme geçilememiş. Eyleme geçilmesine dönük tavsiyelerin dinleneceği bir toplantı olmasını ve Burdur’umuza hayırlar getirmesini temenni ederek toplantımızı başlatıyorum. DSİ 18. Bölge Müdürü Rahmi beyin Burdur Gölü'nün son 60 yılını anlatacak ve bundan sonraki son 30 yılına da bir öngörü getirecek perspektifini kapsayan bir sunum dinleyeceğiz” dedi.

Toplantının devamında DSİ 18. Bölge Müdürü Rahmi Şahin tarafından Burdur Gölünün son 60 yılı kapsayan ayrıntılı bir sunum yapıldı.

DSİ 18. Bölge Müdürü Rahmi Şahin sunumunda, 1970-2014 yılları arası gözlem periyodunda yağış, buharlaşma ve göl seviyesi arasındaki ilişkiye bakıldığında yağış ve buharlaşma ortalama bir seviyede devam ederken göl seviyesinin 1971 yılından itibaren bir düşüş trendi gösterdiğini söyledi.
Şahin; "2000 yılından sonra yağış ve göl seviyesi paralel düşüyor ama buharlaşma oranı daha fazla artıyor. Son yıllarda buharlaşma gün sayıları artarken yağış ve buna paralel olarak göl seviyesi de düşmektedir. Yani bu küresel iklim değişikliğinin son yıllardaki hiç rastlamadığımız, Aralık ayında bile, Ocak ayında bile biz buharlaşmadan su kaybediyoruz. En büyük kayıp kalemi buharlaşma. Normalde bizim Ekim bir su yılı başlangıcı olarak bilinir, su yılı başlangıcından itibaren bizim depolamalar artıya doğru çalışır yani giren akım çıkandan çok daha fazla olur. Fakat bu son yıllarda yani kışta bile yazı yaşadığımız bu son yıllarda kışın bile buharlaşma yoluyla şu kaybediyoruz. En büyük kayıp kalemi buharlaşma. Yani yağışlar azalıyor buharlaşma artıyor dolayısıyla göl seviyesinde de aynı düzlemde bir düşüş gözlenebiliyor. 1985 ve 1993 yıllarında hazırlanmış olan Burdur Gölü hidrolojisi raporunda Burdur Gölü taşkın kodu 860.13 metre 1996 yılına hazırlanan hidroloji raporunda ise 850 metre olarak tespit edilmiştir. Gölde maksimum su seviyesine 1970 yılında ulaşıldı. Özellikle 80'li yıllardan sonra göl seviyesinde sürekli bir düşme meydana geldi. Burdur Gölü'nü tarihsel süreç içerisinde zaman zaman düşmüş ve kendini tamamlamış olarak görüyoruz. Pik yaptığı 1970 yılından beri bir düşüş eğilimi göstermektedir" dedi.

Sunumun ardından konuşan Vali Arslantaş; “yapılan sunumdan anladığımız göldeki çekilme 1970 yılından bugüne kadar sürekli devam ediyor. Bunun çeşitli sebepleri var. Buharlaşma, yağış rejiminde yaşanan azalmalar, bundan kaynaklı yeraltı sularının çekilmesi, tarımda bazı bölgelerde kullanılan vahşi sulama yöntemleri, gölü besleyen kaynaklar daki kuruma ve azalmalar, vahşi sulamayı önlemeye yönelik yapılan baraj ve göletlerde tutulan sular şeklindeki etkenlerden kaynaklı azalmalar sözkonusu. Bugün 839 metredeyiz. Bu koşullar devam ederse, 30 yıl sonra 2 metre daha aşağı inerek, 837 metreye gerileyeceği, bu süreçte DSİ’nin planladığı diğer sulama tesisleri gündeme alınır ve yapılırsa 833 metreye gelerek 2050 yılında 6 metre daha aşağıya ineceğini anlatan bir sunum dinledik” dedi.

Konuşmasının ardından sırayla katılımcılara söz vereceğini aktaran Vali Arslantaş katılımcılardan Burdur Gölü'nün bugününü ve koruma kullanma dengesi içerisinde gelecek kuşaklara bırakılabilmesine dönük önerilerini dile getirmelerini rica ederek, toplantının kayıt altına alındığını ve söylenen her şeyin ilgili personeller tarafından not alındığını ve rapor haline getirileceğini ifade etti.

Devam eden toplantıda TEMA Vakfı Burdur Şubesi Başkanı Gülser Bülbül, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Yusuf Keyik, Isparta SDÜ ve BURDUR MAKÜ’den akademisyenler, Ekosistemi Koruma ve Burdur Gölü’ne Hayat Verelim Derneği Başkanı Burhan Cahit Karakurt, Isparta ve Burdur’un Burdur Gölüne sınır olan köy muhtarları, mahalle muhtarları, gazeteciler, İl Genel Meclisi Üyeleri, Belediye Meclis Üyeleri, siyasi parti başkanları, kurum yöneticileri, Kaymakamlar, İlçe ve Belde Belediye Başkanları, MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Milletvekili Yasin Uğur, Milletvekili Mehmet Göker, Milletvekili Bayram Özçelik görüş ve önerilerini dile getirdiler.

Toplantının sonunda hazuruna hitap eden Vali Arslantaş, burada yaptığı konuşmasında;

Burdur’u bir aranjmana benzetirsek, içerisinde her türlü çiçeğin olduğu bir bukete benzetirsek bugün aranjman tamamen temsil edildi. Temsil edilmeyen hiçbir kısım kalmadı. Ben ikinci defa Burdur'un aynı amaçla kenetlenebildiğini gördüm. Bundan da ziyadesiyle mutlu oldum. Şu saat itibariyle artık söz söyleme değil,  iş yapma, eyleme dökme vaktinin geldiğini düşünüyorum.

Burdur’u aynı amaç etrafında kilitlenmiş, aynı hedefe yürürken görmüş olmak beni ziyadesiyle mutlu etti. İnşallah bundan sonrası iş yapma vakti. Söylenecek her şey 50 yıldır söyleniyor. Bundan sonra önümüzde bir 50 yılımız yok. Yapılacak işlerin peşinde olacağız. 3 vekilimizle, yerel yönetimlerimizle, kaymakamlarımızla, il özel idaremizle, kurumlarımızla, muhtarlarımızla,  derneklerimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla ve basınımızla birlikte bu işi başaracağız.

Burada dile getirmek istediğim bir husus var. Hatay’da amik gölü kurutuldu. Amik Gölü kurutulurken de bir kanun çıkartıldı. Suyun çekildiği yerlere 2. yıla kalacak mahsul ekilmesini engelleyen bir kanun düzenlemesi yapıldı. Bizim de suyun çekilen yerlerine tarımsal müdahaleler görülüyor. Ben üç vekilimizden de bu kanun kapsamına Burdur Gölünün çekilen kısımlarının da alınması yönünde ortak bir teklif vermelerini istirham ediyorum. Yani 100 yıl sonra,  50 yıl sonra, 10 yıl sonra bilemedik seneye bu göl tekrar yerine geldiğinde,  insanlarımız orada bir yapılaşmayla imara açılmış alanlarda hayatını devam ettirmeye çalışırken, su ile mücadele etmek zorunda kalmasınlar. Bu alanımızı koruyalım. Bu alanla ilgili gölün çevresinde sulak alan, ramsar alanı, imar, kıyı kenar çizgisi olmak üzere altı ayrı çizgimiz var.

Ağustos, Eylül ayı gibi DSİ Genel Müdürlüğü ile yaptığımız toplantıda, 850 metre olarak kıyı kenar çizgisini belirledik. Domino taşı gibi diğer çizgilerinde göle doğru yaklaşacağını gösteriyor. Dışarıda bir alan oluşacak ve bu alanda bir Milli servettir. Bu alanda İkinci yıla kalmayacak bitkilerle kullanılmasının önünde de bir mahsur görülmüyor.

İkincisi, BAKA’ya bir görev verdik.  Gölümüze su getirilmesi yönünde, hep söyleniyor, getirilmesi tabiki iyi güzelde nereden gelecek, hangi güzergahtan gelecek, getirileceği alanda ne kadar kamulaştırılacak yerler var, kot farkı nedir, ne kadarını kanalla getireceğiz veya kapalı sistemle getireceğiz bunlarla ilgili yapılan bir çalışma henüz yok. Eldere’nin çıktığı yerle Burdur Gölü'nün kot farkı 40 metredir. Yüksekte gibi görünsede, aşıp gelmesi gereken yerler var.

Ayrıca bunun gibi Çavdır, Tefenni tarafından gelmesi teklif edilen saniyede 700 litrelik suyun, öncelikle Burdur’un içme suyu olarak kullanılmak üzere, yol üzerindeki barajlardan birine aktarılması, oradan artan suyun göle gönderilmesine dönük ne şekilde bir fizibilite yapılabilir, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı'ndan bu konularla ilgili bir çalışma yapmalarını arzu ettim.

Yine hafzadaki ürün deseniyle ilgili çalışmalar devam edecek. Ayrıca bölgede küçükbaş hayvancılığın yaygınlaşmasına yönelik çalışmalarımız zaten başladı.

Verimli bir toplantı gerçekleştiğini görmekten mutluyum, bu vesileyle katkı ve katılımlarınız için ayrı ayrı herkese teşekkür ediyorum. Toplantımız İnşallah konuşmaktan çok eyleme geçeceğimiz yeni dönemin başlangıcı olmasını temenni ediyorum.

Bu vesileyle tekrar katılımlarınız için herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum” diyerek toplantıyı sonlandırdı.