Türkiye'de "hukuk" sadece günümüzde değil hep tartışılan, sürekli gündemi meşgul eden bir konu başlığı... Hukuk tartışmalarının hiç bitmediği ülkemizde son dönemlerde hukukla ilgili gündem yine ön planda... Türkiye Yeni Adli Yıl'a 1 Eylül 2020 tarihinde koronavirüs salgın süreci tehdidi ve hukuk eleştirileri ile girdi. Burdur Barosu Başkanı Avukat Ramazan Gedik gazetemize, başta; hukuk tartışmaları olmak üzere, çoklu baro sistemi, kadın cinayetleri, yeni adli yıl ve pandemi süreci hakkında özel açıklamalarda bulundu. Gazetemiz muhabiri Muhammet Fatih Başcı'ya konuşan Baro Başkanı Gedik; "Türkiye'de hukuktan gittikçe uzaklaşıyoruz. Halbuki bu dönemde tamamen hukuka sarılmamız gerekiyor. Şu zor günlerde, ekonomimizin sıkıntılı olduğu günlerde, ölümcül salgın hastalığın kol gezdiği günlerde dayanışma içinde olmamız için, Türkiye'ye yatırım gelmesi için, üretebilmek için, ekonomik istikarara kavuşabilmek için hukuka sarılmamız gerekiyor. Hukuk güvenliğini Türkiye'de sağlamamız gerekiyor. En uç noktalara kadar yargıya güveni sağlamamız gerekiyor ki insanlar ben bir haksızlığa uğradığım zaman yasal yollardan yargıya müracaat ettiğim zaman ben bu hakkıma kavuşurum inancına sahip olmalılar." diye konuştu. Burdur Baro Başkanı Ramazan Gedik'in çarpıcı açıklamalarında öne çıkan kesitler şöyle:

Çoklu Baro Sistemi

"Evet yeni çıktı bu yasa biliyorsunuz. Biz bu yasanın çıkmaması gerektiğini savunduk, bunun için mücadele ettik ama başaramadık. Çoklu Baro yasama, yürütme, yargı 3 erkten birisi. Yargının kurucu unsurlarından biriside Avukatlar, Avukatlığın kurumsal temsilciside Barolar. Yargı içindeki iddia ve karar mekanizmaları tek iken Baroların bölünmesi bu birliğe zarar verecek. Yani hep savunduğumuz tek millet, tek devlet, tek bayrak'ta niye birden çok Baro... Yargı bir bütün ise bunun kurumsal kimliğini temsil eden, savunmayı temsil eden Barolar'da tek olmalıdır. Bu fazladan ayrışmalara, yargının daha da siyasallaşmasına, yargı bağımsızlığına, adil yargılanmaya, hukuk güvenliğine zarar verici bir eylem ve işlemdir. Çoklu Baro'nun uygulanabilirliği yoktur dedik ve hala bunu savunuyoruz. Bu yasa çıktı, bu yasa avukatlık mesleğine, yargıya, hukuk güvenliğine, adil yargılanmaya ne katmıştır? Hiçbir katkısı yoktur. Yani bir yargı reformu strateji belgesi, yargı reformu yapılıyor adı altında değişik güzel güzel adlar altında bir reform paketi çıkarılıyor ama bu her seferinde yargıya, savunmaya, adil yargılanmaya bir katkı sağlamıyor.

Her seferinde biraz daha bence hukuktan uzaklaşmaya neden oluyor. Bu yasada çoklu baro vardı vardı. Sadece bu yasanın avukatlara katkısı 5 yıla kadar kıdemi olan avukatlara Baro keseneklerinin 1/2 olarak ödenmesi. Pratik faydası bu, bunun dışında hiçbir faydası, hiçbir katkısı yok. Ne yargıya var, ne avukatlara var, ne barolara var, ne Türkiye'ye var. Bu nedenle bu yasanın iptali için  Anayasa Mahkemesi'ne de müracaat edildi. bu yasanın anayasaya'da aykırı olduğunu düşünüyoruz. Anayasa Mahkemesi her ne kadar yürütmeyi durdurma kararı vermemiş olsa bile esastan görüşme kararı aldı. Bunun iptal edileceğini düşünüyoruz. Bu yasada bir de temsilde adaleti bozan bir uygulama yaptılar. Baroların delege sayılarını bir Baro Başkanı, 3'er delege en azından sınırladılar. Yani şöyle Tunceli'nin Baro'ya bağlı yaklaşık 50 avukatı var. Başkan dahil 4 delege ile temsil edilecek. İzmir'in 9000 avukatı var, Başkan dahil 5 delege ile temsil edilecek. 5000'e kadar 4 delege Antalya düne kadar 4900 avukatı vardı. 5000 avukat sayısını geçmediği için 5000'e kadar 4 delege. 5000'i geçmediği için 4900 avukatla, 49 avukat aynı delege ile temsil edilecek. Yani 4900 avukatı olan ile 49 avukatı olan aynı delege sayısı ile temsil edilecek. Burdur Barosu 260 avukat 4 delege, örneğin Antalya 4900 avukat 4 delege. Bu temsilde adalaletsiz birşey. Her 5000 kişiye vermek temsilde adaleti, yönetimde istikararı bozacak bir yanlış oldu. Hangi düşünceyle yapıldı bilmiyoruz ama yanlış yönlendirildiler bizce. Bu temsilde adalete kesinlikle zarar verici birşeydir. Bu yasanın da Anayasa Mahkemesi'nden biz iptal edileceğini düşünüyoruz. Türkiye'de Hukuk Sistemi Türkiye'de hukuktan gittikçe uzaklaşıyoruz. Halbuki bu dönemde tamamen hukuka sarılmamız gerekiyor. Şu zor günlerde, ekonomimizin sıkıntılı olduğu günlerde, ölümcül salgın hastalığın kol gezdiği günlerde dayanışma içinde olmamız için, Türkiye'ye yatırım gelmesi için, üretebilmek için, ekonomik istikarara kavuşabilmek için hukuka sarılmamız gerekiyor. Hukuk güvenliğini Türkiye'de sağlamamız gerekiyor. En uç noktalara kadar yargıya güveni sağlamamız gerekiyor ki insanlar ben bir haksızlığa uğradığım zaman yasal yollardan yargıya müracaat ettiğim zaman ben bu hakkıma kavuşurum inancına sahip olmalılar. Bu inanç azaldığı oranda üretimde olmaz, yatırımda olmaz ekonomi kötüye gider. Biz şimdi yargı güvenliği endeksinde devletler arasında Türkiye olarak yüzlü sıralardayız. Türkiye'de halk arasında  yargıya güven en alt seviyelere indi. insanlar yargıya başvurdukları zaman dertlerine derman olmayacağını, çare olmayacağını düşünüyorlar. Adil yargılanma, doğru güvenli yargılanma olmadığını, haklarına kavuşamayacaklarını düşünüyorlar. Halbuki biz diyoruz ki herkes için adil yargılanma olsun, suçlu hak ettiği cezayı çeksin, haklı hakkını alsın, sonuç olarakta yargıya güven tesis edilsin. Bu yargıya güven tesis edilmediği müddetçe Türkiye'nin gerçek anlamda ekonomisininde, kalkınmasınında, üretimininde, yatırımınında Türkiye'yi  bir üst seviyeye, refah seviyesine ulaştıramayacağını düşünüyorum. Kadın Cinayetleri Kadın cinayetleri son zamanlarda çok üzücü bir şekilde akılalmaz boyutlara ulaştı. Genel olarak toplumda bir kötüleşme, kaba kuvvet, diyalogsuzluk ve ötekileştirmenin hakim olduğu dönemdeyiz. Kadın cinayetlerini sevgiyle, saygıyla, anlayışla, insanların birbirini ötekileştirmemesiyle, kadın-erkek eşitlik ilkesiyle aşabiliriz. Ama bu kadın cinayetlerinin ötesinde Türkiye'de genellikle şimdi güzel konuşmak, iyi diyalog kurmak, güzel giyinmek, iyi şeylerden söz etmek yerine kötülüklerin reklamının yapılması, kötülüklerin övülmesi gibi bir noktadayız. Ben bunun toplumsal bir sorun olduğunu düşünüyorum.Toplumun birbirine sahip çıkması, toplumun dayanışması, ahlak seviyesinin artması ile de ilişkili görüyorum. Türkiye'deki bütün unsurlar siyasal iktidar, muhalefet partileri, meclis, yargı, barolar bir araya gelerek özellikle kadın cinayetleri olmak üzere halkın neden kaba kuvvete yöneldiğine, niye insanlar arasında saygı, sevgi azaldı, dayanışma ruhu azaldı bu işe kafa yormalı. Bütün unsurlar bir araya gelerek bunun üzerinde çok ciddi çalışmalar yapması lazım ve bu sorunu yine elbirliği ile birlik ve beraberlik içinde çözmeliyiz. Yeni Adli Yıl, adil yargılanma getirsin Yeni Adli Yıl'dan adil bir yargılanma bekliyoruz. Adil yargılanma olsun Türkiye'ye gerçekten birçok şeyi geride bırakacaktır. Tarafsız, bağımsız yargı olsun, savunma etkili olsun ve dışlanmasın, yargılama içinde silahların eşitliği ilkesi hakim olsun. Bu Türk toplumunun hukuki güvenliğini sağlayacaktır, yargıya güveni arttıracaktır.Yeni Adli Yıl, adil yargılanmayı getirirse hepimiz daha mutlu bir Türkiye'de, huzurlu bir Türkiye'de yaşarız. Hukuk devleti, anayasanın nitelikleri arasında sayılmıştır ama şu gelinen noktada bu ilke ayakta mıdır? bu tartışmalıdır. Biz hukuktan gittikçe uzaklaşıldığını düşünüyoruz. Hepimiz bu pandemi günlerinde sağlık ve adalete sarılmalıyız. Hukuk içinde olmalıyız ve sağlıklı olmalıyız. Koronavirüs meslekte var olan sorunları büyüttü Koronavirüs pandemisi herkesin yeni karşılaştığı birş ey, herkes şaşkınlık içerisinde. bizim meslektaşlarımızda çok ciddi sorunlar yaşadılar bu dönemde. Bürolarımızı kapattık, süreler ertelendi iş yapamadık. Özellikle genç meslektaşlarımız, yeni açılan meslektaşlarımız ciddi sıkıntılar yaşadılar. Bizde bu süreçle ilk defa karşılaştığımız için tam anlamıyla herkes zorlandı. İnşallah bu süreç daha fazla devam etmez. Ama zaten avukatlık mesleğinde var olan ciddi sorunların biraz daha büyümesine neden oldu. Bizim çabamız, talebimiz ve isteğimiz avukatlık Avukatlık mesleğide zor zamanlardan geçmekte. Bunun içinde hukuku, hukuk devletini, avukatlığı ayakta tutabilmek için mücadele edeceğiz. Mesleğinin ciddi sorunları var. Pandemi bu sorunlar çok ciddi olarak arttırdı. Bu sorunlara gerçek ve kalıcı çözümler gerekir. biz bunun mücadelesini verdik, taleplerimizide gönderdik. Bu dönemde sağlık çalışanlarına da minnettarız. Onların mücadelesini takdirle ve minnetle izliyoruz. -Muhammet Fatih Başcı